Düşünce Dergisi > Sinema |

film değerlendirmesi selvi boylum al yazmalım sevgi emekti al yazmalım

film değerlendirmesi: selvi boylum al yazmalım sevgi emekti: al yazmalım

Hikâye, İstanbullu kamyon şoförü İlyas’ın, kamyonuyla Asya’nın köyünden geçmesi ile başlar.

SELVİ BOYLUM AL YAZMALIM

Yönetmen: Atıf YILMAZ

selvi boylum al yazmalımYapımcı: Arif KESKİNER

Senarist: Ali ÖZGENTÜRK

Eser: Cengiz AYTMATOV

Oyuncular:

Türkan ŞORAY, Kadir İNANIR, Ahmet MEKİN

Görüntü Yönetmeni: Çetin TUNCA

Müzik: Cahit BERKAY

Yapım Yılı: 1977 Süre: 95 dakika

 

Filmin Hikâyesi

Hikâye, İstanbullu kamyon şoförü İlyas’ın, kamyonuyla Asya’nın köyünden geçmesi ile başlar. Birbirlerini görür görmez âşık olan Asya ve İlyas, her fırsatta buluşmaktadır. Kısa bir süre sonra kamyona binip kaçarlar ve evlenirler. Samet adında bir çocukları olur. Sık sık uzun yola çıkan İlyas, günlerden bir gün yolda kalan yolcu minibüsünü kurtardığı için şoförlükten alınır ve bakım servisine verilir. Çok sevdiği kamyonundan ayrılan İlyas, ailesini ihmal etmeye başlar. Bu duruma dayanamayan Asya, İlyas’ın patronu ile konuşmaya gider ama durumu düzeltemez. Asya’nın patronu ile konuştuğunu öğrenen İlyas sinirlenir ve evi terk eder. Çalıştığı firmanın sekreteri Dilek Hanım ile kalmaya başlar. Aldatıldığını öğrenen Asya, Samet’i de alır ve evden gider. Yoldan geçen bir arabaya binen Asya, Cemşit adında bir adamla karşılaşır. Bu adam, gidecek yeri olmayan Asya ve Samet’e evini açar. Karısını ve çocuklarını depremde kaybeden Cemşit, Asya ve Samet’i ailesi yerine koyar. Aradan yıllar geçer ve Samet büyür. Oğlunun Cemşit’e baba dediğini gören Asya, Cemşit ile evlenir. Bir gün Cemşit, yaralı haldeki İlyas’a rastlar ve onu eve getirir. İlyas, Asya ve oğlu ile yeni bir hayata başlamak ister. İki erkek arasında kalan Asya, âşık olduğu ve çocuğunun babası olan İlyas’ın yerine onlara emek veren, yuvasını açan ve onları koruyup kollayan Cemşit’i seçer.

selvi boylum al yazmalım

Sevgi Emektir

Cengiz Aytmatov’un “Kırmızı Eşarp” romanından uyarlanan Selvi Boylum Al Yazmalım, çekildiği dönemde büyük ses getirmiş ve Türk Sineması’nın klasiklerinden biri haline gelmiştir. Başrollerinde Türkan Şoray ve Kadir İnanır’ın yer aldığı bu unutulmaz film, bir aşk hikayesini sevgi ve emek temaları etrafında şekillendirmiştir. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 2014 yılında gerçekleştirilen halk oylamasında en iyi 100 Türk filmi arasında 6. seçilen Selvi Boylum Al Yazmalım, Asya karakterini canlandıran Türkan Şoray’a da Taşkent Film Festivali’nde “En İyi Kadın Oyuncu” ödülünü kazandırmıştır.

Al Yazmalım, odağına bir aşk hikayesini alsa da dönemin kırsal hayatını ve toplumsal değerlerini de gözler önüne sermektedir. Türk Sineması’nın usta yönetmenlerinden Atıf Yılmaz, yalnızca bir aşk hikayesi anlatmakla kalmamış, aynı zamanda izleyicileri insani ve ahlaki değerler üzerinde düşünmeye sevk etmiştir. Sevgi ve emek gibi evrensel temaların sorgulandığı bu filmde Anadolu insanının günlük yaşamı ve kente bakışı da ele alınmaktadır.

Filmin en ünlü repliklerinden “Sevgi neydi; sevgi iyilikti, sevgi emekti.” sözleri Cengiz Aytmatov’un eserinde yer almayıp senaryoya sonradan dahil edilmiştir. “Yazınsal söylemde ve filmsel anlatıda bazı sözler dikkat çekicidir. ‘Aldırma Gönül’, ‘Al Yazmalım’, ‘Selvi Boylum’, ‘Bitmemiş Sevdam Bitmemiş Türküm’, ‘Dağ Keçisi’, ‘Kekliği Düz Ovada Avlarım’, ‘Elveda Asya’, ‘Aşk Nedir?’, ‘Emek Nedir?’, ‘Aşk Emektir’, ‘Aşk Sevgidir’ gibi sözlerle sinemasal bir anlatıda beklenmedik bir ‘sonla’ karşılaşırız.” (Hakan, 2016, s. 383).

Bir aşk hikâyesini, sevgi ve emek temaları üzerinde şekillendiren Selvi Boylum Al Yazmalım filmi, sevginin yalnızca sözlerle değil, tutarlı davranışlar, sorumluluk bilinci ve emek ile anlam kazandığını anlatmaktadır. Asya’nın Cemşit’i seçmesi, sevginin emekle inşa edilen bir bağ olduğunu ifade eder. “Kişi, uğrunda emek harcadığı şeyleri sever ve kişi sevdiği şeyler için emek harcar.” (Fromm, 1956, s. 48) Asya, her akşam İlyas’ı beklemeye devam etse de günden güne Cemşit’in ona verdiği emeğin değerini fark edecektir. “Gerçek anlamıyla sorumluluk, tamamıyla iradi bir edimdir. Benim başka insanların, ister belirgin ister gizli olsun, gereksinimlerine verdiğim yanıttır. Sorumlu olmak demek yanıt vermeye hazır olmak demektir.” (Fromm, 1956, s. 48) İlyas, Asya’ya duyduğu aşka rağmen sorumluluklarını yerine getirmezken, gidecek yeri olmayan Asya ve oğluna yuvasını açan Cemşit, Asya’nın ve Samet’in mahrum kaldığı sevgiyi ve şefkati onlara karşılık beklemeksizin vermektedir. Asya’nın film boyunca sevginin ne olduğuna dair sorgulamaları, iç sesi aracılığıyla ifade edilmektedir: “Sevgi neydi? Sevgi iyilikti, dostluktu. Sevgi emekti.”

İlyas ve Asya’nın aşkının anlatıldığı Selvi Boylum Al Yazmalım filmi, sevgiye dair kalıplaşmış algıları sorgulayan bir anlatıya sahiptir. “İnsanlar sevgiye açlar; mutlu ya da mutsuz biten sayısız aşk hikayesi izlerler, yüzlerce saçma aşk şarkısı dinlerler. Buna rağmen, pek azı sevgiye ilişkin bir şeyler öğrenmenin gerekli olduğunu düşünür” (Fromm, 1956, s. 21). Cemşit ile tanıştıktan sonra sevginin bildiğinden çok farklı bir anlam taşıdığını anlayan Asya, sevginin gerçekten ne olduğunu yaşayarak öğrenmiştir.

selvi boylum al yazmalım

Filmde Mekân, Zaman ve Anlatım Teknikleri

Filmde göze çarpan Anadolu manzaraları, köy ortamı ve Aslantaş Barajı inşaatı sahneleri hikâyeye gerçekçi bir arka plan sunmaktadır. Filmdeki mekânlar, karakterlerin duygusal durumlarını başarılı bir şekilde yansıtmaktadır. Geniş ve açık alanlar özgürlüğü, dar ve ev içi ortamlar ise hapsolmuşluk hissini vurgulamaktadır.

İlyas’ın kamyonu, onun yaşam alanını ve özgürlüğünü temsil etmektedir. “Kamyona yüklenen en önemli işlev ise ‘güç’tür ve erkekliğin gücü ile koşuttur. Ayrıca kamyon, bir ev sıcaklığında döşenmiştir. Burası, İlyas’ın canı gibi sevdiği, bir arkadaş olarak nitelendirdiği bir iç mekân olarak da okunabilir” (Hakan, 2016, s. 383).

Film, köyden kente göçün hızlandığı ve şehirleşme problemlerinin meydana geldiği 1970’li yılların Türkiye’sinde geçmektedir. Köydeki toplumsal yapı ve şehirleşme olgusu, Asya’nın annesi ile olan konuşmalarında verilmiştir.

1975’te yapımına başlanan Aslantaş Barajı ve Hidroelektrik Santrali şantiye alanında gerçekleştirilen inşaat sahneleri, filmin atmosferine gerçeklik katmakla kalmayıp aynı zamanda dönemin sosyo-ekonomik yapısına ayna tutan görsel bir belge niteliğindedir.

Filmde sıkça kullanılan iç sesler, karakterlerin geçmişle olan bağlantılarını vurgulayarak zaman olgusuna farklı bir bakış getirmektedir. Karakterlerin duygu durumları iç ses yoluyla verildiğinde zaman kavramı kronolojik bir ilerleyişten ziyade karakterlerin zihinsel durumlarına bağlı olarak hızlanabilen veya yavaşlayabilen bir olguya dönüşür. “Zaman akıp gitmiştir, İlyas’ın, zamanı acımasızca kullanması, aşkını, oğlunu ve işini geride bırakmasına neden olmuştur. Artık, Asya onun için ‘bitmemiş bir türküdür’, ‘bir sevdadır.’ Zamanı, ders aldığı bir anı olarak anımsamaya çalışır. Filmin sonunda ise, İlyas’ın iç sesleri, geçmişe bir meydan okuma olarak da alımlanabilir: ‘Elveda Asya, bitmemiş sevdam, bitmemiş türküm benim.’ Burada zaman sorgulanır. Nedir zaman? Yaşanan tüm duygular mı? Yaşanan ‘an’ mı?” (Hakan, 2016, s. 382).

Filmin diyalogları, dönemin dil anlayışını ve kırsal kesimin konuşma tarzını başarıyla yansıtmaktadır. Doğal ve samimi bir üslupla yazılan diyaloglar, izleyiciyi filmin içine çekebilmektedir. Karakterlerin konuşma tarzları, onların sosyal kimlikleriyle uyumludur. Asya ile İlyas arasında geçen diyaloglardan, İstanbullu İlyas’ın özgüvenli ve rahat, köylü Asya’nın ise çekingen ifadeleri hissedilmektedir. Asya ile annesinin arasında geçen diyaloglar, geleneksel aile yapısının beklentilerini vurgulayarak kırsal hayatın sosyal dinamiklerini yansıtmaktadır. Film boyunca duyduğumuz iç sesler, karakterlerin söylemeye cesaret edemedikleri düşüncelerini aktararak onların duygu dünyalarını izleyiciye güçlü bir şekilde vermektedir. İç sesler, diyaloglarla tamamlanarak bir denge oluşturmaktadır.

Cahit Berkay tarafından bestelenen filmin müzikleri, izleyenlerin hafızasında unutulmaz bir yer edinmiştir. Filmin hikayesini ve karakterlerin duygu durumlarını etkili bir şekilde yansıtan filmin müzikleri, dönemini aşan bir başarıya sahiptir. Berkay’ın bağlama ve klasik gitar enstrümanlarıyla oluşturduğu melodiler, film boyunca karakterlerin duygu değişimlerini güçlü bir şekilde aktarmaktadır. Yerli ezgilerle modern tınıların harmanlandığı müzik, bu yönüyle hem köy yaşamını hem de kent yaşamını vurgulamaktadır.

 

Kaynakça

FROMM, E. (1956). Sevme Sanatı (11. baskı). İstanbul: Say Yayınları.

HAKAN, F. (2016). Türk Sinema Tarihi. (3. baskı). İstanbul: İnkılap Kitabevi.