‘Bir kısmı artık ihtiyarlıktan çokmuş, bütün ısrarlı soruşturmalara kulak tıkamış, kendilerini hikmet/ bilgelik dedikleri pasif bir durgunluğa, kusursuzluk saydıkları tamamen subjektif bir sükûnete kapatmış görünüyor. Bazıları da artık kendileri için düşünmekten yorulmuş, eskiden ne yapmışlarsa aynı şeyleri devam ettirerek tatmin oluyorlar.’ (Hazard 1981: 463).
Erol Güngör 1981 yılında hicretin 15. yüzyılına armağan olarak yayınladığı İslamın Bugünkü Meseleleri isimli kitabında genelde İslam dünyasının, özelde ise Türk toplumunun modern zamanlarda çok yönlü olarak tartıştığı sosyo-kültürel meseleler yanında, birçok köklü dini meseleyi de ele almıştır. Ayrıca diğer telif eserlerinde keza dini meselelerle irtibatı ve alakası nisbetinde tasavvuf ve tarikatlarla ilgili atıflarda ve değerlendirmelerde bulunmuştur.
İslam’ın Bugünkü Meseleleri kitabını okuyanlar, Erol hocaya kitapta dini meseleler ele alınırken tasavvuf ve tarikatlarla ilgili konuların eksik kaldığını, mümkünse kitabın yeni baskılarında tasavvuf ve tarikat meselesiyle ilgili bir bölümün ilave edilmesi gerektiğini ifade ederler. Bunun üzerine Erol Güngör tasavvuf konusunun İslam dünyasında ve Türkiye’de hem aktüalite, hem de önemli bir tartışma meselesi olduğunu bilerek, kitaba böyle bir kısmı eklemek için öncelikle Türkiye’de bu alanda mevcut bulunan külliyatı gözden geçirir. Kamuoyunda konu ile ilgili mevcut tartışma konuları ve yapılan tartışmaların düzeyini görerek, tasavvuf ve tarikatlar hakkında ‘pek az ciddi bilgi’ ihtiva eden çalışmaları müşahede eder. Herkesin değişen dünya ve toplum bağlamında kendi fikri veya ideolojik pozisyonları gereği, tasavvuf ve tarikatlar lehinde veya aleyhinde görüş ve düşüncelere sahip oluğunu görür. Bir iki kıymetli çalışma ve araştırmacı hariç, ilmi ve objektif bir değerlendirmeye rast gelmez.
Yazının devamı Düşünce Dergisi'nin "Din" sayısında...