Geleceğe dair yapılan hemen her çıkarım, içinde bulunulan zamanın izlerini de bünyesinde barındırır. Bu çıkarım teorik bir zeminde yahut tahayyül boyutunda da olsa bu böyledir. “Bugün nasılız, nasıl görünüyoruz yahut nasıl bir hayat sürüyoruz?” soruları yarını ya da uzak geleceği anlama pratiklerimizi derinden etkiler. Bu sebeple toplumsal olanı, halihazırda “olmakta olanı” anladığımızda toplumsal olanın geleceğini de tahayyül etmemiz kolaylaşır. Micheal D. Gordin, Helen Tilley ve Gyan Prakash’ın derlediği ve Koç Üniversitesi tarafından Türkçe’ye kazandırılan Ütopya/Distopya: Tarihsel Olasılığın Koşulları kitabının girişinde yer alan “Ütopya ve distopyalar şimdinin tarihidir.”1 cümlesi tam da bu kanaati pekiştirir niteliktedir. Ütopyalar ve distopyalar geleceğe dair olanı kurgular. Siyaset, ekonomi, toplumsal ilişkiler bu kurguda yer alan önemli başlıklardır. Ütopya ve distopya yazarları bütün bu hususları mükemmel ve ideal olacak yahut ideal olanın zıddı olacak şekilde kurgular. Toplumsal ilişkiler ve dinamikler söz konusu olduğunda aile kurumu ve ailenin kurumunun geleceği de bu kurguda yerini alır. Bu çalışmada “Aileyi nasıl bir son bekliyor?”, “Ailenin geleceği nasıl olacak?”, “Gelecekte aile hala bildiğimiz gibi mi olacak?” soruları, distopik kurguya dahil edilebilecek romanlar ve öyküler üzerinden incelenecek, aileye dair yapılan gelecek tahayyüllerinden hareketle şimdinin tarihi anlatılacak, “Olmakta olan nedir?” sorusunun cevabı aranacaktır. ,
1 der. Micheal D. Gordin, Helen Tilley, Gyan Prakash, Ütopya/Distopya: Tarihsel Olasılığın Koşulları, Çev. Esma Kartal, Cem Kayalıgil, Ayşegül Turan, Koç Üniversitesi Yayınları, İstanbul 2017, s.7.
Yazının devamı Düşünce Dergisi'nin "Aile" sayısında...