İsmail Müfid İstanbulî (öl. 1802), Ahlak-ı Adudiyye Şerhi’nde, insan türünün varlığını “teâvün ve temeddün” sayesinde sürdürdüğünü, bunların ise “medeni siyaset” adı verilen büyük bir düzenlemeyi (tedbirün azim) gerektirdiğini söyler. Buna göre medeni siyaset ve toplumsal hayat üç önemli unsura dayanır: Bunlardan birincisi din adıyla bilinen ilahi kanunlardır. İkinci unsur, insanların bir kısmının birinciye tabi olma hususunda gösterdiği zaaftan kaynaklanan zulmü engelleyerek, adaleti sağlamak için, gerekirse adalete riayet etmek istemeyenleri kurallara uymaya zorlama gücünü elinde tutan bir merci olarak, mülk veya devlettir. Üçüncü unsur ise insanların alışverişlerinde kullandıkları paradır (en-nakdu’l-cari fi’l-muâmelat).
İsmail Müfid İstanbulî paranın (nakd) özelliğini, “alışverişte kullanılma” olarak belirlerken, onun mahiyetini bir şeylerin yerine geçme, bir şeyin bedeli olabilme ve onu temsil edebilme (ta’viz) olarak işaret eder. İnsanların her şeyi “iş” (amel) ile karşılama imkanı bulunmadığı için, muamelede amelin bir kısmını karşılamak ve “temsil etmek” üzere altın ve gümüş kullanılmış; böylece insanların amellerini temsil eden bir “bedel” olarak bazı madenlerin takdir edilerek, kullanılmasıyla, para ortaya çıkmıştır.