Düşünce Dergisi > Takdim |

takdim yerine emek insan üretiyor dünya değişiyor

takdim yerine emek: insan üretiyor, dünya değişiyor

Bahsedilen amaç ve kapsamda hazırladığımız dergimizin ilk yazısı emeğin kadim problemini, güvencesizliği konu ediniyor.

Emek, öz olarak herhangi bir işin yapılması için harcanan güç olarak tanımlanabilecekken ıstılâhî anlamıyla ele alındığında, bir insanın üretim faktörü olarak bizatihi üretime katılması şeklinde tarif edilen ve nihayetinde arz-talep olarak iki yönü bulunan bir kavrama dönüşmektedir. Böylece bir takım zıtlıkların, çekişmelerin, ihtilafların meydana gelmesi ve problemlerin ortaya çıkması kaçınılmaz olmaktadır. Yani “emek” sadece bir üretim faktörü değildir; bunun ötesinde aynı zamanda bireyin kimliği için önem arz eden, toplumsal adaletin zeminini oluşturan ve medeniyetlerin de taşıyıcısı olan temel bir kavramdır. Çünkü emek, yalnızca iktisadi sistemlerin değil; aynı zamanda sosyal ilişkilerin, toplumsal yapının ve siyasi süreçlerin de belirleyicisidir. Ve aslında tam da bu sebeple, her dönem bir nev’i kendi emek hikâyesini yazmakta ve dünyayı değiştirmektedir; tıpkı bugün olduğu gibi…  Nitekim insanlık tarihi boyunca emek kavramı bir yandan gündelik hayatın içinde doğrudan yaşanan gerçekliklerle yoğrulmuşken, diğer yandan hem bireyi hem de toplumu alakadar ederek iktisadi, felsefi, sosyolojik ve politik boyutlarıyla da çok katmanlı bir tartışma alanı olarak varlığını sürdürmektedir.

İşte tüm bu gerçeklerden hareketle Düşünce Dergisi olarak elinizdeki yirmi birinci sayımızda, insanlık tarihinin en kadim ve dinamik kavramlarından biri olan “emek” konusunu farklı boyutlarla ele alarak hazırlarken “Emek: İnsan Üretiyor, Dünya Değişiyor” mottosuyla hareket ettik. Çünkü evet günümüzde insan üretmeye devam ediyor; fakat üretim süreçlerinin doğası, araçları, ilişkileri ve sonuçları bambaşka bir şekle bürünüyor. Yani emeğin anlamı, güvence şekilleri, sosyal sınıflar arasındaki ilişkiler ve eşitsizlikler de yeniden şekilleniyor. Bu doğrultuda dergimizin bu sayısında emeği hem tarihsel bağlamda hem de güncel kırılmalar çerçevesinde ele alan makalelere, kitap değerlendirmelerine ve röportaja yer verdik. Prekaryalaşmadan kadın emeğine, çocuk işçiliğinden emekliliğe, yapay zekâ çağında emeğin anlam arayışından işsizlik meselesine kadar geniş bir yelpazede yer alan içerikle hazırlanan bu sayımızda farklı bakış açılarının zenginliğini sizlere sunmaya çalıştık.

Bahsedilen amaç ve kapsamda hazırladığımız dergimizin ilk yazısı emeğin kadim problemini, güvencesizliği konu ediniyor. Furkan DÜZENLİ tarafından kaleme alınan “Emeğin Güvencesizliği ve Prekaryalaşma” başlıklı yazı tarihi ve kavramsal bağlamda çalışma olgusunu ele alarak, günümüz dünyasında giderek derinleşen güvencesizliğin boyutlarını tartışırken, “çalışmayı icat eden insan: güvencesiz insanı icat eden çalışma” diyerek de aslında bir perspektifi ortaya koymuş oluyor.“Fordizmden Esnek Kapitalizme: Emek Rejimlerinin Dönüşümü ve İşin Örgütlenmesinde Sosyolojik Yönelimler” başlığına sahip ikinci yazımızda ise M. Fatih KARAKAYA Fordist üretim rejiminden post-Fordist esnek kapitalizme geçiş sürecini emek sosyolojisi perspektifiyle ele almaktadır. Braverman’dan Burawoy’a uzanan teorik yaklaşımlar eşliğinde, işin teknik yapısından duygusal emeğe, denetim biçimlerinden örgütsel özneleşmeye kadar pek çok boyut bu makalede analiz edilmektedir. Seyhan BÜYÜKCOŞKUN ise “Özgürleşme ve Güçlenme Aracı Olarak Kadın İstihdamına Bakış”  başlıklı yazısıyla dergimizin üçüncü makalesinde tarihi, ideolojik ve ekonomik arka planı dikkate alarak kadınların emek piyasasına katılmalarını sorgulayan bir yaklaşımla hareket etmiş ve istihdamın özgürleşme ve güçlenme ile doğrudan ilişkili olup olmadığını tartışmaya açmıştır. Çalışma hayatında kadınların yanında bir diğer dezavantajlı grup olarak ele alınan gençler ise dergimizde “İşsizlik ve Gençler” başlıklı yazıyla Eyüp Kürşat GÜLER tarafından incelenmiştir. Sayımızın dördüncü makalesi olan bu yazı işsizliğin tarihi gelişimini ve modern toplumlardaki yapısal etkilerini ele alırken, genç işsizliğinin sebeplerine ve sonuçlarına odaklanarak hareket ediyor. Yazıda Sanayi Devrimi’nden günümüze uzanan süreçte işsizliğin sosyal bir sorun haline gelişi, klasik ve Keynesyen iktisadi yaklaşımlar ışığında tartışılırken yazar genç işsizliğiyle mücadelede çok aktörlü ve boyutlu bir iş birliği gereğine vurgu yapmaktadır.

Dergimizin önceki sayılarından kalemine aşina olduğunuz Yusuf Ziya YILDIRIM bu sayımızda da “Emeklilik Sonrası Hayata Uyum Sağlamada Karşılaşılan Sorunlar ve Çözüm Önerileri” başlıklı yazısıyla değerli fikirlerini bizimle paylaşıyor. Giderek yaşlanan bir toplum yapısına sahip olduğumuz gerçeğini göz önüne aldığımızda yazarın ele aldığı konunun önemi daha da anlaşılıyor. Yazıda, emeklilik sonrası döneme geçişte bireylerin karşılaştığı psikolojik, sosyal ve ekonomik zorluklar çok yönlü biçimde ele alınıyor; emekli bireylerin üretkenlikten kopmalarıyla oluşan kimlik ve aidiyet sorunları incelenirken, sosyal politika araçlarıyla bu döneme daha sağlıklı uyum sağlanması için çözüm önerileri geliştiriliyor. “Çocuk ve Emek: Türkiye’de Çocuk İşçiliği Üzerine” başlıklı makalede Mert Alparslan KARABAL, Türkiye’de çocuk işçiliği olgusunu tarihi, toplumsal ve ekonomik bağlamlarıyla ele alırken, özellikle COVID-19 pandemi sürecinin etkileri altındaki çocuk emeği sorununu güncel veriler ışığında değerlendiriyor. Yazıda yoksulluk, göç, dijital platformlar ve kayıt dışı ekonomi gibi faktörlerin çocuk emeğine nasıl etki ettiğine değinilirken Türkiye için çözüm önerilerine de yer veriliyor. Dergimizdeki bir diğer yazı, Ömer KOÇ tarafından kaleme alınan “1980 Yılına Kadar Türk Sendikacılığında Komünizme Bakış” başlığını taşıyor. Bu makale, Osmanlı’dan 1980’e uzanan süreçte Türk sendikal hareketinin komünizmle kurduğu mesafeli ilişkiyi tarihi örnekler ve ideolojik çerçeveler üzerinden ele alıyor. II. Meşrutiyet’ten Tatil-i Eşgal Kanunu’na, 27 Mayıs sonrasındaki ortamdan 12 Eylül’e kadar uzanan çizgide devletin sendikalarla ve sol ideolojilerle kurduğu ilişki irdeleniyor. Yazar bu çalışmasıyla, sendikal hakların gelişimiyle siyasi kültür arasındaki çelişkileri ve ideolojik korkuların sendikal yapılar üzerindeki etkilerine bir perspektif sunarken, neoliberalleşmenin bu sürece etkisini de bir sonraki çalışmasında ele alacağının işaretini veriyor.

Dergimizin bu sayısında, emeğin farklı boyutlarını derinlemesine ele alırken, konunun daha da somutlaşması için değerli bir röportajı da sizlerle paylaşmak istiyoruz. Söyleşimizde, özellikle dijitalleşmenin ve yapay zekânın emek üzerindeki etkilerini, emek piyasasındaki dönüşümü ve bu süreçte ortaya çıkan yeni dinamikleri irdelemeye çalıştık. Prof. Dr. Veysel BOZKURT ile gerçekleştirdiğimiz bu sohbet, emeğin geleceğine dair önemli cevapları içermekte, dergimizin kapsamlı içeriğini tamamlayan önemli bir parça olarak karşınıza çıkmaktadır. Dergimizde yer verdiğimiz iki kitap ve iki film değerlendirmesi de emek dosyamıza zenginlik katan son derece kıymetli yazılar olarak dikkatlerinize sunulmuştur. Bunlardan ilki “Körfez Bölgesinin Politik Ekonomisi ve Emek Piyasası”  başlıklı kitaba Erhan AKKAŞ tarafından hazırlanan yazıdır. İkinci kitap değerlendirmesi ise Emre ATLIHAN imzasıyla “Dijital Emek” kitabı için gerçekleştirilen incelemedir.  Yönetmenliğini Yavuz ÖZKAN’ın üstlendiği “Maden” filmine dair inceleme yazısını “Emek, Sömürü Döngüsü ve Sınıf Bilinci” başlığıyla Ayşenur SÜLÜN kaleme almışken, Türk Sineması’nın unutulmaz filmlerinden birisi olan “Selvi Boylum Al Yazmalım” filmini de “Sevgi Emekti Al Yazmalım” adlı yazısıyla Yaren AYDOĞDU değerlenmiştir.

Dergimizin bu sayısında yer verdiğimiz son üç yazı ise dosya konumuzdan bağımsız makale olarak karşınıza çıkıyor. Bunlardan ilki Hasan AKGÜNDÜZ tarafından “Geleneksel Yaklaşımın Ahlak Eğitimi Dilemmasına Dair Kuramsal Bir Çözümleme” başlığıyla hazırlanarak istifadenize sunulmuştur. Serbest bölümde düşünce ufkumuzu genişleten bu makaleyi “Erol Güngör’ün Kültür Değişimi ve Milliyetçilik Eserindeki Kavramlara Günümüzden Bir Bakış” başlığıyla bir diğer yazı takip etmektedir. Bu makale esasen 2018’deki KOCAV Erol Güngör Makale Yarışması için Hilal Nur SAYMAN tarafından kaleme alınmış olup Erol Güngör’ün Kültür Değişmesi ve Milliyetçilik adlı eserindeki temel kavramlara günümüz toplumsal dönüşümleri ışığında yeniden bakmayı amaçlamaktadır. Bu doğrultuda yazıda kültür, medeniyet, modernleşme, bireyselleşme ve küreselleşme gibi başlıklar çerçevesinde Güngör’ün fikirleri değerlendirilmiş; milli tarih ve milli karakter kavramları merkeze alınarak bugünün sosyolojik meseleleriyle bağ kurulmuştur. Dergimizin bu sayısının son yazısı ise yine dosya konusundan bağımsız bir makale olarak sizlere emanet ediliyor. Cansu UZ OKUR’un kaleminden “Ol Saltanatın Yeller Eser Şimdi Yerinde: 19. Yüzyıl İstanbul’unda Konak Hayatı” başlığıyla çıkan yazı bizi 19. yüzyıl İstanbul’una götürmektedir. Konak hayatını mimarî, toplumsal ve kültürel boyutlarıyla detaylı bir şekilde ele alan yazar geleneksel İstanbul konaklarının zamanla değişen değerlerine ve temsil ettikleri hayat tarzının kayboluşuna da bizleri şahit kılmaktadır.

Daha adil ve insani bir emek düzenine vesile olacak yeni tartışmalara kapı aralayabilmeyi umarak hazırladığımız bu sayıda “emek” veren herkese teşekkür ederken, siz kıymetli okuyucularımıza da keyifli ve faydalı bir okuma süreci diliyoruz.