Birikimlerin aktarıldığı ve zihin dünyalarının genişlediği Düşünce Sohbetleri’nin on birincisi, 19 Ocak 2019 tarihinde KOCAV Erol Güngör Kültür Merkezi Ömer Lütfi Mete Salonu’nda gerçekleştirildi. “İnsan ve Şehir” konulu Düşünce Sohbeti’nin konuğu İstanbul Ticaret Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Rıdvan Şentürk oldu.
Prof. Dr. Şentürk, sohbete kedisine yöneltilen “Düşünmek ne demektir?” ve “Kent ile ilgili düşüncelerimiz nelerdir?” sorularına cevap vererek başladı. Prof. Dr. Şentürk, soruyu cevaplarken şu sözleri kullandı. “Makalemin ismi ‘Şehir ve İnsan’ değil, ‘İnsan ve Şehir’. Burada insanı öne almamızın nedeni, tanımlayacağımız insan tasavvuruna göre diğer şeyleri belirlememiz.” Prof. Dr. Şentürk, insanı nasıl tanımlamamız gerektiğini şu şekilde anlattı: “İnsan önce ontolojik olarak tanımlanmalıdır.
Bundan sonra ise ‘İnsanın ahlakı nasıl olmalıdır?’ sorusuna cevap vermeliyiz. Daha sonra da tanımladığımız insana ve ahlakına uygun hukuku belirlemeliyiz ve bu üç kavrama uygun bir ekonomi belirlemeliyiz. Ancak günümüzde durum böyle değildir. Bu piramidin tam tersi şeklindedir. Piramidin tersine dönmesinden meydana gelen sorunlar ise modernleşmiş insanın sorunlarıdır.” Prof. Dr. Şentürk,
bu sorunların yalnızca bizim sorunlarımız olmadığını, bu sorunların aynı zamanda Batı’nın da sorunları olduğunu ifade etti ve bu duruma şu örneği ekleyerek insan ve şehir kavramlarını aynı noktada buluşturdu: “Batı’nın elbette içinde yaşadığı sürece çözümleri olacaktır. Biz de Batı’nın çözümlerine bakıp çözümler bulmamalıyız. Zamanın ve mekânın dışından gelen çözümler ne sorunu anlamakta ne de çözümlemektedir. Kendi olamayan toplumlar ilkeldir. Kendi meydan düzenlemenizi kendiniz yapmalısınız.”
Konuşmanın devamında kalp ve şehir ilişkisinden şu şekilde bahsetti: “Kalp ve şehir ilişkilidir. Bir bütünlüğü muhafaza etmek üzere kurulur. Kalp bir merkezdir. Damarlardaki kanlarla giriş çıkışları olan. Şehir de kalbe benzer. Belli bir mekandaki insanların düşünceleri ve bu mekâna girip çıkmaları da şehri oluşturur.” Bir nevi şehirler toplumun kalpleridir örneğini veren Prof. Dr. Şentürk, günümüzde insanın varlığının mekanla ilişkisinin geometrikleştiğini ifade etti. Navigasyon ve benzeri uygulamalarla insanların mekânlarda artık yaşayarak hareket etmediklerini, yalnızca konumlarını değiştirdiklerini
belirtti. Gerçek zaman ve mekân içinde yaşamayıp sanallaşan insanların da ahlaklarını, kimliklerini, düşüncelerini ve sanatlarını geliştiremediklerini ifade etti. Sanallaşan ve sadece şimdiki zamanı yaşayan
insanların, öncesi ve sonrası olmayan, tarihten kopuk varlıklara dönüştüğünü söyledi.
“Bir milletin bütünlüğünü nasıl sağlayacağız?” sorusuna cevap veren Prof. Dr. Şentürk, bunun güçle veya ahlakla olabileceğini söyledi. Güç kullanarak oluşturulan birliklerin çatışmalara yol açacağını ve bunun kalıcı olmayacağını söyledikten sonra asıl beraberliğin ahlakla kurulacağını ekledi. “Bir toplumun ahlakını elinden aldığınız zaman şimdiki zamanda yaşayan bir toplum ortaya çıkar. Kendi aklını kullanmayan bir toplum da kendine has, parlak ve berrak ışıklı şehirlerini bırakıp ruhunu kaybetmiş, şehvetle aydınlatılmış loş ışıklı şehirlerde yaşar.” diyerek kendini tanıyan milletlerin bu tanımayı şehirlerine de sirayet ettireceğini söyledi.
Prof. Dr. Şentürk, konuşmasının sonunda insanın gerçek bir varlık olarak gerçek zaman ve mekânda yaşaması gerektiğini, bunun gerçekleşmediği zaman da insanın lüzumsuz hale geldiğini belirtti. Günümüzde şehirlerin yaşanılan yerler değil, birer teşhir merkezi olduğunu, insanların şehirlerde ihtiraslarını gösterdiklerini söyledi. Bu sorun için batının kendi çözümlerini aradığını ve bizim de
kendimize göre çözümler arayıp, zaman ve mekân kavramlarını kendimize göre tanımlayıp tasvir etmemiz gerektiğini ileterek konuşmasını bitirdi.
Dinleyicilerin soruları ve katkılarının ardından sohbet sona erdi.