Bir mekân olarak şehir sıradan bir yer değildir. Malum, mekânla yer
arasında bir ayrım elzemdir. Yer coğrafi olsun olmasın herhangi bir
alandır. Uzunluk, alan, hacim, genişlik, şekil ve çevre gibi parametrelerin
biri veya birkaçıyla ölçerek tanımlayabildiğimiz alanların cümlesi
yerdir. Mekânı mekân yapan ona bu unvanını kazandıran özeliği ise
bambaşkadır: Mekin. Mekin insandır. İnsan tasavvuru bir yere yansıyınca
ve bir yerde tezahür edince bu yer artık rütbe(ler) kazanır; mekân
namıyla yâd edilir. İnsan tasavvurunun ve maharetinin basitten mütemayiz
olana doğru tekâmül seyri ne kadar doğruysa mekânlar arasında
da bu türden bir derecelenme ve taksim o kadar doğrudur. Bu derecelenmenin
tahtına namzet mekân çoğunlukla tartışmasızdır: şehir. Eski
çağ filozofları insana ilişkin müzakerelerinde şu önemli meseleyi çözmek
istemişlerdir: İnsana yaraşır fiil hangisidir?
Â
Yazının devamı Düşünce Dergisi'nin Kent sayısında...