Düşünce Dergisi > Arşiv > Sayı 7 / Kent |

magnet-şehirlerden magnetsiz şehirlere: kentsel yabancılaşmadan özgürlüğe giden bir yol var mı?

Kırın iticiliği ve kentin çekiciliği meselesi, sosyoloji öğrencisi olduğumuz yıllardan bu güne her daim kent sosyolojisinin giriş tartışmalarından biri olmuştur.

Kırın iticiliği ve kentin çekiciliği meselesi, sosyoloji öğrencisi olduğumuz
yıllardan bu güne her daim kent sosyolojisinin giriş tartışmalarından
biri olmuştur. Kent iş, eğitim, sağlık ve sanata erişim imkânlarının
fazlalığı ve teknolojik artıları ile bir çekim merkezi olarak düşünülmüştür.
Kır ise tam tersine bunların eksikliği yüzünden insanları iten yani
göçe zorlayan dar imkânlarla nitelenen bir yerleşim olarak görülmüştür.
Alver de Kent İmgesi (2012, 11) başlıklı yazısında Wirth, Mumford ve
Jacobs gibi düşünürlere atıfla kentin dünyanın en uzak yerlerini kendine
çeken bir merkez olduğunu söylemekte; bir mıknatıs gibi çok uzaktaki
cisimleri harekete geçirip kendi merkezinde toplama özelliği nedeniyle
mıknatıs benzetmesine özel bir vurgu yapmaktadır. Sadece sosyologlar
değil, şehir plancıları ve mimarlar da kentlerin çekiciliği ile ilgilenmişlerdir.

 

Yazının devamı Düşünce Dergisi'nin Kent sayısında...