Emek-Değer
Bir malın değeri ne ile ölçülür? Bu değeri belirlemede ana ölçüt nedir? Bugün neo-klasik iktisatça şartlandırılmış bakış açısı bu sorunun cevabını, arz ve talebin birbirini yokladığı piyasada bulur. Oysaki Smith’ten Ricardo’ya ve hatta oradan Marx’a uzanan klasik ekonomi-politik için bu sorunun cevabı, o malın üretimi için gerekli olan emektir. İnsanın kendisi için çalışıp iş tutmasından farklı olmak üzere yani yine klasik ekonomi-politik dil ile ifade edersek “değişim değeri” olarak kendisini sunan ve Marxist jargonla ifade edersek “metalaşan” emek, eski üretim tarzının çözülmesi ile ortaya çıkıp billurlaşan yeni bir olguya işaret etmektedir. Bu anlamda meta üretim sürecini ve emeğin bu süreçte aldığı konumu çözümlemede en aydınlatıcı yaklaşım olan Marxist bakış açısını takibe devam edersek, Meta-Para-Meta (M-P-M) devri ile ifadesini bulacak şekilde emek, bir meta olarak girdiği üretim ilişkilerinden kendisini yeniden üretmek için gerekli metaların alındığı kısa bir devridaime girmektedir. Öte yandan bir meta olarak emeğin alıcısı -ve üretim araçlarının sahibi- konumundaki sermayedar ise bu üretim sürecine Para-Meta-Para (P-M-P) devri ile ifadesini bulacak bir parayı sermayeye dönüştürme döngüsü adına katılmaktadır.
Emekçinin emeğini ve sermayedarın sermayesini sunarak katıldığı bu üretim sürecinde emekçinin, elde etmek istediği kullanım değerine karşılık olarak değişime sunacağı yegane şey emeğidir. Oysaki bizatihi bir değişim değeri olan yani herhangi bir şey karşılığında en çabuk takasa sunulabilecek meta olan paranın yani sermayenin emeğe karşılık sunumunda tek kaygı, devrini tamamladığında çoğalmasıdır. Bu anlamda metanın değeri, üretimi için gerekli emek miktarı ile ölçülüyorsa ve sermaye P-M-P döngüsünden artarak çıkıyorsa bu artışa neden olan değerin yani Marxist jargonda artık-değerin emekçiden gaspı söz konusudur demektir. Artık-değerin bu şekilde gaspı, feodal bağlarından özgürleşmiş emek gücüne ve paranın mahiyetinde gizlenmiş meta fetişizmine olduğu kadar emek sürecinin denetimini kaybetmemek adına emekçiyi daima baskılayacak bir yedek emek ordusuna ihtiyaç duymaktadır. İşte bu çok ihtiyaç duyulan yedek emek ordusunu besleyen en önemli demografik hareket de göç olmuştur.
Yazının devamı Düşünce Dergisi'nin Göç sayısında...