Seçimler ve oy verme, demokrasinin kalbi ve demokratik süreçlerin vazgeçilmezidir. Çünkü bize, bizi temsil etmesini istediklerimizi seçme fırsatı verir. Bu bakımdan oy verme, siyasal sistemi doğrudan etkileyen kolektif bir siyasal davranıştır. Ancak bir seçimle ilgili en ilginç soru sadece kimin kazanacağı değil, aynı zamanda seçmenlerin neye göre karar verdikleri veya oylarını nasıl kullanacaklarıdır. Oy verme davranışını anlamak, seçim sonuçlarını, hükümetlerin uzun ömürlülüğünü, seçim zamanlamasını, siyasi kamplaşmayı ve ekonomideki dalgalanmaları (business cycles) tahmin etmek ve yorumlamak için çok önemlidir.
Seçmenlerin, siyasi liderlerin yeterliliğini değerlendirmek için kullandıkları en yaygın ölçüt şüphesiz ekonomik performans olduğundan gelişmiş ekonomiler, genellikle yüksek kaliteli seçimlerle ilişkilendirilir. Daha az gelişmiş ülkelerdeki kurumların ve ekonomik performansın zayıflığı ölçüsünde seçimlerde daha fazla manipülasyon ihtiyacı da beklenebilir. Şu unutulmamalıdır ki her modern devlette seçim kampanyaları, seçmenlerin oy kararlarını etkilemekle ve bir yönüyle de seçmenlerin manipüle edilmesiyle ilgilidir. Bunun tek bir amacı vardır: Seçmenlerin tercihlerini değiştirmek.
Manipülasyon psikolojiden siyaset bilimine, iletişimden ekonomiye neredeyse bütün sosyal bilimlerin konusudur. Bu konuda her disiplinin kendine has bir tanımı ve kapsamı vardır. Bir tanım yapmak gerekirse manipülasyon, bir kişinin başlangıçta yapmaya meyilli olmadığı bir şeyi yapmasını sağlayan bir araçtır. Bu açıdan ikna ile manipülasyon arasındaki çizgi belirsizdir. Ama manipülasyon iknadan farklı olarak bir negatiflik içerir ve uygulanması istenmeyen bir şeydir. Özellikle siyasetçiler seçimleri kazanmak adına bu aracı kullanmak isterler. Bunun amacı, liyakatle görevde kalması gereken yetkin ekonomi yöneticileri oldukları algısını oluşturmaktır. Bu çalışmanın konusu da ekonomik bilginin manipülasyonudur. Bu konu seçmen davranışlarını anlamak için geliştirilen en önemli teorilerden biri olan ekonomik oy verme (economic voting) teorisi çerçevesinde ele alınacaktır. Ayrıca yine bu bağlamda büyük veri analitiğinin siyasi kampanyalarda kullanımının bir örneği olan Cambridge Analytica skandalı ele alınacaktır.