Düşünce Dergisi > Arşiv > sayı 18 / Manipülasyon |

kitap değerlendirmesi: twitler ve sokaklar

Radyo ve televizyon gibi kitle iletişim araçları ile kıyaslandığında sosyal medyanın “kamusal alan” potansiyeli taşıdığı söylenebilir; ancak hiçbir tesir ve yönlendirme olmaksızın insanları kendiliğinden örgütleyecek güçte olup olmadığı tartışmalıdır. Sosyal medyadaki örgütlenme ne kadar kendiliğinden ne kadar manipülatif?

"Kendiliğinden” olmak… Herhangi bir şeyin; bir diğerinin etkisi olmadan, kendiliğinden ortaya çıkması, esas itibariyle “ideal” olanı temsil eder. İdeal kavramlar, düşünsel ve anlamsal açıdan ontolojik olana gönderme yaptıklarından değer yüklüdürler. Bu nedenle “etkileme”, “inandırma” ve “ikna” güçleri fazladır. Başka bir deyişle, belli bir argümanın ideal kavramlar üzerinden temellendirilmesi, “rasyonel ikna edicilik” için en etkili yöntemlerden biridir.

“Kendiliğindenlik” kavramı, özellikle sosyal medya üzerinden yürütülen kampanya ve toplumsal hareketler söz konusu olduğunda sıkça karşımıza çıkmaktadır. Özgürlükçü ve demokratik yapısı nedeniyle sosyal medya için genellikle “kamusal alan” nitelendirmesi yapılmaktadır. Kamusal alan, fikirlerin özgürce ifade edildiği ideal bir ortamı ifade eder. Esasında kamusal alanın varlığından söz edilebilmek için bu tek başına yeterli olmayıp herhangi bir etki olmaksızın “kendiliğinden” oluşması gerekmektedir. Sosyal medyanın “özgürlükçü doğasına” ve “kendiliğinden bir örgütlenme alanı” olduğuna sürekli vurgu yapılması bu nedenledir.

Yazının devamı Düşünce Dergisi'nin "manipülasyon" sayısında...