Düşünce Dergisi > Arşiv > Sayı 15 / Din |

kitap değerlendirmesi: türkiye'de yeni din algısının doğuşu

1910 yılında yayımlanan “Medaris-i İlmiyye Nizamnamesi” ve ardından 1914 yılında yayımlanan “Islah-ı Medaris Nizamnamesi” vasıtasıyla medreselere yeni bir çehre verilmek istenmiştir. Buradaki en büyük yenilik, “akli” ilimlerin yeniden müfredata dahil edilmesidir. Hatta Batı dilleri ve resim gibi dersler de programa dahil edilmiştir.

Kitabın* henüz giriş kısmında din odaklı eski epistemeyi savunanlar olarak telakki edilen gelenekçiler ile Batı kaynaklı, fen-odaklı yeni epistemenin öncüsü olan yenilikçiler arasında 19. yüzyıldan itibaren vuku bulan bir çatışmanın olduğuna değinilmiş ve bu çatışma üzerinden yeni din algısının oluşumunun tartışılacağı belirtilmiştir. Ancak giriş kısmını aydınlatıcı ve asıl kıymetli kılan nokta, esasında Ortodoks ve Heterodoks biçimleriyle Vahdet-i Vücut öğretisine dayalı tasavvuf akımlarının henüz XII. yüzyıl gibi erken bir dönemde gerçek reformist hareketler olarak doğmuş olduğuna dikkat çekmesidir. Çünkü Türkiye coğrafyasında mevzubahis tartışmanın açıklanması hasebiyle birçok farklı dönemler telaffuz edilebilmektedir. Dahası, bu çatışma ve dönüşüm farklı saiklere de dayandırılabilmektedir. Örneğin, Türk tarihinde “Vaka-i Hayriye” olarak anılan Yeniçeri organizasyonunun zora dayalı ilgası, beraberinde Bektaşi tarikatının da etkin olduğu muhtelif bölgelerde tasfiyesini doğurmuştur. Bu tasfiye sonrasında boşalan yerler ise Nakşibendi ve Kadiri tarikatları vasıtasıyla doldurulmuştur. Eserin giriş kısmında bu husus, iki maddeyle özetlenmiş ve tartışma konusunun bu saikten yürütülmeyeceği henüz eserin en başından okura sunulmuştur.

Giriş paragrafında değinildiği üzere, eser için Türkiye coğrafyasında yeni din algısının doğuşunda çatışan iki kanat XIX. yüzyıldan itibaren meydana çıkmaya başlamıştır. Gelenekçiler-Yenilikçiler arasında meydana gelen bu çatışma, Kur’an-ı Kerim’in tercümesinden Batı merkezli düşünce akımlarının İslamileştirilmesine değin bir dizi alanda seyredilebilir kılınmaya çalışılmıştır. Bu anlamda, incelenen eserde büyük bir ehemmiyetin zuhur ettiği aşikardır. Yazarın kullanmış olduğu başlıklar vasıtasıyla bu bir dizi dönüşüm çabası ve beraberinde getirdiği çatışma, kaleme alınan inceleme yazısında özetlenmeye çalışılacaktır. Bununla birlikte, meydana gelen dönüşüm, dönemin şartlarından da bağımsız gelişmemiştir. Bu bakımdan, inceleme yazısı aynı zamanda okura bu dönemler hakkında eserin çerçevesinden ayrılmadan bilgi vermeyi de kendine amaç edinmektedir.

*Demir, R. (2019). Türkiye’de Yeni Din Algısının Doğuşu (1839-1938). Lotus Yayınevi.

Yazının devamı Düşünce Dergisi'nin "Din" sayısında...