Kültür ve sanat politikaları, toplumsal düşünce, inanç, değerler ve davranışların izdüşümü olup, siyasal hayatın yönlendiricisi konumundadır. Bu noktada iktidar tarafından gerçekleştirilmek istenen siyasal mühendisliğin vazgeçilmez unsurlarından biridir. Türkiye özelinden baktığımızda, farklı kültür ve medeniyetlerle temas, Türk toplumunun kültürel yapısında ve sanat anlayışında çeşitlilikler ve zenginliklerin olmasına zemin hazırlamıştır. Bu zeminin hafıza kodları, siyasal ve toplumsal sistemin nasıl anlaşıldığına dair sinir uçlarını da barındırmaktadır.
Bu çalışmada, Prof. Dr. Şenol Durgun’un kaleme aldığı “Türkiye’de Devletçi Gelenek ve Müzik” kitabı, iktidar – müzik ilişkisi bağlamında ele alınacaktır. Şenol Durgun, kitabında kültür politikalarının şekillenmesinde iktidar – müzik ilişkisinin hangi konuma oturduğu ve nasıl bir işleve sahip olduğu sorularına cevap aramıştır. Ayrıca Türk devlet anlayışında gelenek olarak devam eden kodlar ile değişen paradigma arasında müziğin hem kültür politikalarında hem de halk nezdinde yerine ve önemine dikkat çekmiştir.
Kitap dört ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde devletçi geleneğin kadim kodlarına yer verilirken, modernleşme süreciyle beraber bu kodların aynı kalan yönleriyle değişen noktalarının altı çizilmiştir. Bu noktada Türk devlet geleneğinde devletçi yapının değişimi, cumhuriyet dönemi de ele alınarak değerlendirilmiştir. İkinci bölümde ise, Türk müziğinde değişim süreci dönemsel olarak değerlendirilmiş, Osmanlı ve Cumhuriyet modernleşmesi bağlamında kırılan fay hatlarının zihinsel ve kurumsal çıktıları incelenmiştir. Üçüncü ve dördüncü bölümlerde cumhuriyet döneminde resmî ideolojiye alternatif olarak neşvünema bulan müzik türlerine yer verilerek bu türlerin sosyolojik ve siyasi tahlilleri yapılmıştır.
Durgun, eserinde Türk müziğinin teknik özelliklerinden ziyade sosyo-politik, sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel yönlerini değerlendirmeye tabi tutmuştur. Bu cihet ve yönelim, çalışmanın da esaslarını tayin etmiştir. Çalışmada Şenol Durgun’un kitabında çizdiği rotaya ve belirlediği konsepte sadık kalınmıştır. Bu bağlamda kavram, dönem ve olay okumaları ve örgüsü kitabın temel varsayımları doğrultusunda incelenmiş, çalışmanın bölümleri bu doğrultuda hazırlanmıştır.