Düşünce Dergisi > Arşiv > Sayı 5 / Dil |

insanoğlunun öyküsünü anlatan en iyi dil: sinema

Sanatın doğuşuna zemin hazırlayan güzellik arayışı ruhtaki güzelliğin ortaya çıkışıdır aslında. Mağara duvarlarından papirüslere, Roma sütunlarından Anadolu kilimlerine, İnka düğümlerinden Mısır piramitlerine hep hikâyesini daha güzel anlatma peşinde koşmuştur insan. Çünkü hamurunda ve ruhunda güzellik vardır…

“Varlığın evi dil”dir. Böyle bir not düşmüştüm kitap notlarını kaydettiğim dosyaların birine. Dil gerçekten de var olmanın, kendini var etmenin en önemli yoludur. Başka bir ifadeyle kanıtıdır. Zira akıl, somut veriler ile hakikate ulaşmak ister. Bunun da beş duyudan biriyle kanıtlanmasında ısrarcıdır. O yüzden dil, işitme, görme dokunma ile ikna edici kanıtlar sunarak varlığına şüpheyle yaklaşılan ya da inanılmayan şeyleri aklayarak temize çıkmalarını sağlar. Bu yüzdendir aklın Batı tarafından kutsanması.

İnsanoğlu da kendi varlığını hem kendisi hissetmek hem de çevresine hissettirmek için yaradılışından bugüne hep bir arayış içinde olmuştur. Kendisi ölümsüz olamayacağından hikâyesinin ölümsüzleşmesi için var gücüyle çalışmıştır. Temel ihtiyaçlar sonrası hep “hikâyesini daha iyi nasıl anlatabilirim”in peşine düşmüştür. Bunun için de pek çok dil kullanmıştır. Konuşma ile başlayan bu süreç, eşyaya şekil vererek devam etmiş sonrasında çizim, resim, yazı, mimari, fotoğraf, sinema ile günümüze kadar gelmiştir. Bir yandan kendini var ederken bir yandan da hikâyesini daha renkli hale getirerek, güzelleştirerek gelecek nesillere aktarmaya çalışmış, kendi döneminde nam salmak için uğraşmıştır. Sanatın doğuşuna zemin hazırlayan bu güzellik arayışı ruhtaki güzelliğin ortaya çıkışıdır aslında. Mağara duvarlarından papirüslere, Roma sütunlarından Anadolu kilimlerine, İnka düğümlerinden Mısır piramitlerine hep hikâyesini daha güzel anlatma peşinde koşmuştur insan. Çünkü hamurunda ve ruhunda güzellik vardır…

 

Yazının devamı Düşünce Dergisi'nin Dil sayısında...