Düşünce Dergisi > Arşiv > Sayı 11 / Şiddet |

selefilik: şiddete çağrı

Sünniliği tasfiye ederek onun tahtına oturmayı başarmış olan Hanbeli-Vehhabi mezheplerine dayanan, ister devrimci olsun ister olmasın, Selefilik radikal ve cihatçı örgütler için ideolojik bir meşruiyet ve taban sağlamaktadır.

Şiddet 21. yy’de coğrafyamızda her gün yüzleşmek zorunda olduğumuz bir fenomene dönüştü. Görsel basın ve medya İslam coğrafyasının muhtelif bölgelerinde her gün patlayan bombaları, öldürülen sivilleri ve katledilen bebekleri evimize taşıyor. “Silm” kökünden türeyen, esenlik ve barış anlamına gelen İslam dini ve Müslümanların coğrafyaları Osmanlı’nın geri çekilişinden bugüne değin krizler ve sivil savaşlarla kaosun yurdu haline geldi. Türk İslam dünyası ki böyle bir dünyanın varlığı tartışılabilir, 21. yy’de şiddetin koynunda ve dini düşünce de derin bir krizle giriyor.

Suriye yaşanan iç savaş ve Batı dünyasında radikal dini örgütlerin saldırıları İslam’a karşı yeni bir nefret söylemini kışkırtıyor. 19. yy’den itibaren sürekli yayılarak genleşen Selefi din söylemi ve bu dini ideolojiye yaslanan el Kaide ve IŞID gibi örgütler dini radikalleşmenin boyutları konusundaki endişeleri artırıyor. Sünni coğrafyada şiddetin yaygınlaşması Selefi söylem tarafından hem kendine eleman devşiriyor hem de dinen kendini meşrulaştırmış oluyor.

Modernizmle birlikte geleneksel yapılar tasfiye edilmiş, onların yerine daha kırılgan yapılar doğmuştur. Selefiliğin bu tasfiyede oldukça önemli bir rolü vardır. Dini saflık iddiası taşıyan Selefiliğin Kur’an ve Sünnete dönüş çağrısı aslında yaşanan 14 asırlık tecrübenin de tasfiyesi anlamına gelir. İslam dünyasını kadim mirastan uzaklaştırmak, Müslümanları batı karşısında daha savunmasız ve kırılgan yapmaktadır. İslam dünyası entelektüel derinliğini kaybettikçe daha çok katılaşmaktadır. İdeolojik ve dini-politik sertlik ise militarist yönelimler için uygun bir zemin sağlamaktadır.

Sünniliği tasfiye ederek onun tahtına oturmayı başarmış olan Hanbeli-Vehhabi mezheplerine dayanan, ister devrimci olsun ister olmasın, Selefilik radikal ve cihatçı örgütler için ideolojik bir meşruiyet ve taban sağlamaktadır. Çünkü İslam geleneğini paranteze alan bu tür Selefilik dinin anlaşılmasında te’vil denilen yorum mantığına değil lafzi-literal anlama bağlıdır. Bu da onun dini daha sabit ve statik bir biçimde anlamasını sağlar. Dinin farklı yorum biçimlerine müsaade edilmez. Bu yorum biçimleri bazen aşırı biçimde din dışı kabul edilir. Felsefeye, eleştirel düşünceye, tasavvufi tefekkür biçimine, din adına karşı koyar. Böylece teröre başvuran devrimci Selefi örgütler, şiddete başvurmasını gerekçelendireceği uygun bir ideoloji bulmuş olurlar. El-Kaide’den IŞID’e kadar tüm devrimci-cihatçı örgütlerin Selefiliğe tutunması bu açıdan önemlidir.

 

Yazının devamı Düşünce Dergisi'nin Şiddet sayısında...