Düşünce Dergisi > Arşiv > Sayı 6 / Göç |

gökhan duman ile röportaj

Bir göçmen fotoğrafı size çok şey anlatır. Göçmenlerin nasıl ve ne şekilde yaşadıklarını, bu dünyaya nasıl bir iz bıraktıklarını fotoğrafa bakarak öğrenebilirsiniz. Fotoğraf size geçmişin belli bir diliminde asılı kalmış bir anı gösteriyor.

"göçmenlik bir buğulu cam halidir"

 

Düşünce Dergisi olarak Göç dosyası hazırlıyoruz. Siz de DiasporaTürk Twitter hesabıyla ve editörlüğünü yaptığınız Göçüp Kalanlar kitabınızla göçü, gurbetçiliği fotoğraflar üzerinden anlatıyorsunuz. Bu bağlamda sizden göçü, gurbeti, göçmenliği fotoğraflar ve hikâyeleri üzerinden okumak üzere görüşlerinizi almak isteriz.

 

Diasporadaki Türklerin fotoğrafları üzerinden çalışmalar yürütüyorsunuz. Fotoğraflar göçün panoramasını verme noktasında nasıl bir işleve sahip?

“Bu kitap sözcüklerden ve fotoğraflardan oluşmaktadır.” diyor John Berger. Avrupa’daki göçmen işçilerin hayatını anlattığı Yedinci Adam kitabında 229 fotoğrafa yer veriyor ve şöyle devam ediyor: Fotoğraflar, sözcüklerin açıklamaya gücü yetmediği bazı gerçekleri dile getirmektedir. Art arda bakıldığında fotoğraflar bir şey anlatmaktadır: Metnin anlattığına eşit, onunla karşılaştırılabilir, ama gene de ondan başka bir şey…”

DiasporaTürk de fotoğrafa olan tutkuyla başladı. Göçmenlerin siyah beyaz yıllarına ait fotoğraflarını toplamaya ve yayınlamaya başladık. Onların hikâyelerini aktarmaya çalışıyoruz. Bir göçmen fotoğrafı size çok şey anlatır. Göçmenlerin nasıl ve ne şekilde yaşadıklarını, bu dünyaya nasıl bir iz bıraktıklarını fotoğrafa bakarak öğrenebilirsiniz. Fotoğraf size geçmişin belli bir diliminde asılı kalmış bir anı gösteriyor. İçerisindeki insanların isimleri, bir geçmişleri, aileleri ve duyguları var. Kim olduklarını bilmeseniz dahi onun bir göç fotoğrafı olduğunu öğrendiğiniz de zihniniz size bazı referanslar yollamaya başlıyor. Göç, göçmenlik, gurbet, hasret, özlem, kavuşma, sıla gibi kavramlar ardı ardına geliyor ve fotoğrafı bununla birlikte okumaya başlıyorsunuz. Fotoğraf size bir kapı aralıyor. Bana sorarsanız göç ve göçmenliği anlatmanın ve anlamanın en iyi yollarından biridir fotoğraf.

 

Göçmen fotoğrafları acı, hasret, mutluluk v.b. şeklinde kategorize edilirse en çok fotoğraf hangi kategoriye düşer?

Bu fotoğrafa bakan kişinin onu algılayışına göre değişen bir durum. Pek tabii fotoğraf hakkında ne bildiğimiz de önemli. Bir tren kompartımanında cam kenarında oturan yalnız bir adam düşünelim. Yolculuk ediyor. İçinde olduğu tren onu bir yere ulaştıracak ama nereye? Bu adam göçmen bir işçiyse ve iki yıllık ayrılığın sonunda Almanya’dan memleketine dönüyorsa, adamın içindeki heyecanı biz de hissedebiliriz. Muhtemelen bavulunda bir sürü hediyeyle ve cebinde biriktirdiği parayla çocuklarına, eşine kavuşmak için sabırsızlanıyordur. Babasının getirdiği oyuncaklarla oynayan neşeli çocuklar canlanır gözümüzde. Fotoğraf bir anda bize mutluluk ve umut veren bir imgeye dönüşür. Peki ya tam tersiyse? Adam ailesini geride bırakarak, para kazanmak uğruna bir bilinmeze doğru gidiyorsa? Bu artık bizi mutlu edecek bir an olmaktan çıkar. Trenin gittiği yön bizim duygularımızın yönünü de belirliyor. İstanbul’dan Münih’e doğru giden bir yolcunun çaresizliği bize olduğu gibi yansır. Ailesiyle veda sahnesi, istasyonda ona son kez bakıp elleyen sallayan biçare eşi canlanır zihnimizde. Fotoğraf artık hüzünlü bir imgeye dönüşmüştür.

Ama bana soracak olursanız ben kendimi hep ikinci kısma daha yakın görürüm. Göçmen fotoğrafları bana hep hüzünlü gelmiştir.

 

Röportajın devamı Düşünce Dergisi'nin Göç sayısında...