Giriş
Emeklilik kavramı, Türk Dil Kurumunca emekli kavramından hareketle tanımlanmıştır. Buna göre emekli kavramı “belirli bir süre çalıştıktan sonra kanunlar gereği işi ile ilgisi kesilerek kendisine aylık bağlanmış olan kimse, tekaüt” olarak açıklanırken emeklilik ise “emekli olma” durumu ile ifade edilmiştir. Benzer şekilde bir başka tanımda da yasa ile öngörülen belirli bir süre bir kurumda çalışma şartını yerine getirmiş olmak ve sonrasında kurumdan ayrılarak çalışılan süreye karşılık bir gelire sahip olmak” şeklinde ifade edilmiştir (Akçay, 2015, s. 199). Genel olarak temelinde emek kavramı ile tanımlanan olan emeklilik çalışma hayatını sona erdiren bir olay olarak tasvir edilmiştir.
Emeklilik Yaşlılık İlişkisi
Emeklilik belirli bir yaş ile gerçekleşen bir statü olduğundan çoğu gelişmiş ülkede, genellikle yaşlılık dönemi emeklilik dönemiyle eş tutulmuştur. Genelde 65 yaş, yaşlılık döneminin başlangıcı olarak sayılmakta ancak yaşlılık dönemini emeklilik dönemi ve yaşı ile ilişkilendiren görüşler ve politikalar yalnızca sınırlı bir kesimi kapsamaktadır (Karadeniz ve Öztepe, 2013, s. 81). Her ne kadar emeklilik yaşlılık dönemi ile kesişen bir dönem olarak değerlendirilebilse de ülkemiz açısından emeklilik yaşının, yaşlılığın başlangıcı olmayacağı söylemek mümkündür. Tufan (2014) emeklilik ve yaşlılık arasında kurulan bağlantıların anlamsız olduğunu, yeni yasalardan önce erkeklerde 25 ve kadınlarda 20 olan çalışma yılının tamamlanması ile 40-45’li yaşlarda emekli olanların mevcudiyetinden bahsetmektedir. Ayrıca iş bulamadığı için veya maluliyet nedeniyle veya geriye dönük ödeme ile emekli olanları emeklilik ile yaşlılık ilişkisini anlamsızlaştıran diğer nedenler arasında göstermektedir. Ancak emeklilik dönemi bir noktada yaşlılık dönemi ile kesiştiğinde çoğu zaman yaşlılıkla ilgili araştırmalarda ortaya konan bulgular emeklileri de kapsayacak şekilde yer verilebilmektedir. Emeklilik hayatına uyumla ilgili hususlar yaşlıların uyumu bağlamında da ele alınabilmektedir.
Emekliliğe Uyumun Tanımı
Emeklilik insan hayatında yeni bir dönemin başlangıcı farklı bir yaşam tarzına geçiş olarak değerlendirilmekte, bu süreçte çalışma hayatının terki ile insanlar başta ekonomik olmak üzere sosyal çevre ve ilişkilerde, fiziksel ve psikolojik sağlıklarında birtakım değişimlere maruz kalabilmektedirler. Türkiye’de ve dünyada emeklilik yaşantısına ilişkin araştırmalar artmakta, bu dönemin getirdiği değişimler veya sorunlar ilgili konusu olmakta ve bu hususta çözüm önerileri aranmaktadır.
Emekliliğe uyum aşaması emeklilikle ilgili doyum ya da doyumsuzluk belirtilerinin ortaya çıktığı ve bireylerin belirli tercihlerde bulunarak söz konusu tercihlere ilişkin olarak yaşamlarını yeniden düzenlemeye çaba gösterdiği bir aşama olarak tanımlanmaktadır (Arpacı, 2014, s.74). Bu aşamada emekliliğe uyum sağlayarak başarılı bir emeklilik yaşamı geçirebilmek için artan boş zamanların değerlendirilmesine, toplumsal ilişkilerin sağlıklı sürdürülmesine, gelirin yeterliliğine, sağlığın iyi olmasına ve aile ile olumlu ilişkilerin sürdürülmesine ihtiyaç vardır. Bunun için henüz çalışma yaşamında iken atılması gereken bazı adımlar ve alınması gereken bazı kararlar vardır. Bunlar (Günay, 2006, s.9):
− Emeklilik yaşamına yönelik amaçların belirlenmesi,
− Emeklilik zamanına karar verilmesi,
− Emeklilik yaşamına yönelik ekonomik yatırımlar yapılması,
− Fiziksel ve zihinsel sağlığın korunması ve sürdürülmesi,
− Aile, akraba ve arkadaşlarla olan ilişkileri geliştirilmesi,
− İlgi alanlarının belirlenmesi,
− Emeklilikte çalışma hayatına tekrar katılma durumunun belirlenmesi şeklinde özetlenebilmektedir.
Emeklilik Hayatına Yönelik Kurumsal Gelişmeler
Emeklilik döneminde daha iyi bir yaşam imkanına sahip olabilmek için bireysel çabaların yanı sıra kurumsal faaliyetlerle de emeklilik hayatını ilgilendiren düzenlemeler yapılmaktadır. Başta Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı olmak üzere yaşlılara/emeklilere yönelik çeşitli uygulamalar, politikalar yakın dönemde hayata geçirilmiştir.
6 Aralık 2022’de Bakanlığın ve Ankara Üniversitesi Yaşlılık Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (YAŞAM) iş birliği ile “Uluslararası Yaşlı Refah Çalıştayı” düzenlenmiştir. Çalıştayda yaşlı bakım hizmetleri, aktif ve sağlıklı yaşlanma ile hayat boyu öğrenme konularına yer verilmiştir (YAŞAM, 2022).
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından yaşlı insanların yaşam koşullarını iyileştirmek ve haklarını korumak adına çeşitli politika belgeleri de düzenlenmiştir. Bunlar arasında 2023 yılında yayımlanan “Yaşlanma Vizyon Belgesi” ve sonrasında buna bağlı olarak oluşturulan “Yaşlı Hakları Ulusal Eylem Planı 2023-2035” yer almaktadır.
Yaşlı haklarına ilişkin eylem planı kapsamında hayat boyu öğrenme fırsatlarının güçlendirilmesi, istihdam imkânlarının geliştirilmesi ve emekliliğe uyum çalışmalarının yürütülmesi, ekonomik güvenliğin güçlendirilmesi, gönüllülüğün teşvik edilmesi, yaşlı bireylerin sosyal, kültürel etkinlikler ile turizm, rekreasyon ve sportif faaliyetlere katılımının teşvik edilmesine yönelik tedbirlerin alınması amaçlanmaktadır (https://aile.gov.tr/media/133624/yasli_haklari_ulusal_eylem_plani.pdf, e.t. 15.11.2024).
“Yaşlı Hakları Ulusal Eylem Planı 2023-2035” kapsamında doğrudan emeklilik hayatına uyum eylem alanı ile ilgili olarak yaşlılık öncesi 45-65 yaş arası dönem içinde emekliliğe uyum ve ikinci işe hazırlık konularında kursların düzenleneceği belirtilmektedir. Bu hususta öncelikli sorumlu kuruluş Millî Eğitim Bakanlığı olarak belirlenirken Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü, yerel yönetimler, üniversiteler, sivil toplum kuruluşları ilgili kurum ve kuruluşlar olarak gösterilmiştir (https://aile.gov.tr/media/133624/yasli_haklari_ulusal_eylem_plani.pdf, e.t. 20.11.2024).
2024 yılı da Cumhurbaşkanlığınca “Emekliler Yılı” olarak ilan edilmiş, emeklilerin yaşam kalitesini artırılması, sağlıktan ulaşıma, sosyal imkanlardan kültürel faaliyetlere kadar yürütülecek çalışmalarda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı yetkili ve sorumlu Bakanlık olarak belirlenmiştir (https://emekliler.gov.tr/hakkimizda, e.t. 15.11.2024).
Emeklilik Hayatının Değerlendirilmesi
Emeklilik hayatına ilişkin konuların artarak araştırmalara konu olması ve bu hayatı doğrudan etkileyecek politikaların ortaya çıkması ile emeklilik döneminin daha iyi anlaşılması ve bu döneme ilişkin sorunların ortaya konarak ve çözüm önerilerinin geliştirilmesinin gerekliliği önemlidir.
Emekliliğe Geçiş Süreci
Emeklik hayatına uyumun önemli şartlarından biri de emeklilik öncesinde bu döneme iyi hazırlanabilmek, bu dönemle ilgili plan yapabilmek ve belirsizlikleri ortadan kaldırabilmekten geçmektedir. Şayet emeklilik beklenen ve hazırlık yapılan bir durum ise bu döneme uyumun daha kolay olacağı ortaya konmuştur (Gönüllü Taşkesen, 2017; Terakye ve Güner, 1997). Zira bir araştırmada emekliliğe hazırlıksız girenlerde depresyon ve alkolizm oranlarının daha yüksek olduğu bildirilmiştir (Terakye ve Güner, 1997).
Emekliliğin gönüllü olarak tercih edilip edilmediği de bu döneme uyum sağlamada belirleyici olabilmektedir. Türkiye’de yapılan bazı araştırmalar emekliliğin çoğunlukla gönüllü gerçekleştiğini ortaya koymuşlardır (Çakır, Aksaraylı, Müge ve Türk, 2013b; Erol, 2011). Ancak çeşitli sebepler çalışanların emekliliğe geçişini geciktirebilmektedir. Örneğin eğitim ve gelir durumuna bağlı olarak yüksek eğitim ve gelir düzeyinde olan çalışanlar arasında özellikle erkekler daha yüksek oranda çalışma hayatında kalmakta, emekliliğe geçişi geciktirebilmektedirler (Karahanoğlu, 2020).
Emeklilik Sonrası Psikolojik Durum
Emeklilik insanlarda psikolojik açıdan farklı tepkilere sebebiyet verebilir. Yapılan çalışmalarda emekliliğin psikolojik etkilerinin farklı değerlendirildiği görülmektedir. Örneğin emekliliğe geçiş ile çalışma düzeninin ve alışkanlıklarının kaybolmasının emeklilerde depresyonla sonuçlandığına; kendilerini yalnız, işe yaramaz ve boşlukta hissettiklerine yönelik geri bildirimler alınmıştır (Aktin, 2020). Ancak emekli öğretmenler özelinde yapılan bir başka araştırmada katılımcıların tamamının emekli olmanın atıl kalmak ve işi bitmiş olmak gibi olumsuz anlamlar yüklemediklerini bildirmişlerdir (Ulukavak, Yüzlü ve Özkayran, 2024, s. 97). Emekliliğe yüklenen anlamlar psikolojik durumdan ötürü olabilmektedir. Emeklilik hayatına uyum sağlamada psikolojik durumda eğitim ve gelir durumu, sağlık ve aile ilişkileri gibi bir dizi faktörün etkili olması muhtemeldir. Emeklilerin genel sağlık durumlarının psikolojik durumlarını anlamlı bir şekilde etkilediği belirlenmiştir (Akpınar, 2019). Düşük gelir durumunun da emeklilerde yüksek depresyon sebebi olduğu sonucuna da ulaşılmıştır (Ör. Koçak, Abdülhakim ve Serkan 2018).
Emeklilik Sonrası Sağlık Durumu
Emeklilik sonrası sağlık durumu da emeklilerin yeni hayat tarzına uyumlarını kolaylaştırmada önemli etkendir. Bazı araştırmalarda emeklilerin herhangi bir sağlık sorununa sahip olmadıkları (ör. Ateş, 2015, Çakır, Aksaraylı, Çınar ve Denizli, 2013a), sağlıklı yaşam biçimine sahip olma ve sağlık sorunları ile mücadele etme düzeyleri yüksek olduğu (Hançeroğlu Kandemir ve Pak Güre, 2024) sonucuna ulaşılırken bazı araştırmalarda ise yüksek tansiyon, kalp, diyabet ve romatizma gibi kronik hastalıklara sahip oldukları sonucuna ulaşılmıştır (Baran, Kalınkara, Aral, Akın, Baran ve Özkan, 2007, Can vd., 2008). Kronik hastalık veya fiziksel engeli gibi kötü sağlık koşullarında ise emeklilerin sosyal çevre ilişkilerinin, psikolojik durumlarının ve genel yaşam kalitelerinin olumsuz etkilediği sonucuna ulaşılmıştır (Çakır vd. 2013a).
Emeklilik Sonrası Sosyal Yaşam
Emeklilik yaşamına uyum sağlamada önemli bir diğer husus bu dönemde sosyalleşmeyi sürdürebilmekten geçmektedir. Bu ise hem çevre ile birebir ilişkilerde hem de çeşitli etkinliklere katılım ile sağlanmaktadır. Sosyal ilişkilerin sürdürülmesi veya sosyal etkinliklere katılım hususunda araştırmalar farklı bulgulara ulaşabilmektedir. Örneğin bir araştırmada yaşlıların toplumsal yaşama aktif şekilde katılımının yetersiz olduğu sonucuna ulaşılmıştır (Hançeroğlu Kandemir ve Pak Güre, 2024). Ancak emekli askerler özelinde bir başka araştırmada ise katılımcıların sosyal ilişkiler ve toplumsal katılımı da içeren konularda sivil hayata iyi bir uyum sağladıkları sonucuna ulaşılmıştır (Yıldız ve Başpınar, 2022).
Emeklilikle beraber sosyalleşme düzeyleri meslek, eğitim durumu, gelir durumu, cinsiyet gibi kişisel özelliklerin yanı sıra yaşanılan şehrin fiziki imkânları gibi çok çeşitli açılardan farklılaşabilmektedir. Yapılan bir araştırmada eğitim düzeyi ve kadro durumu niteliği yüksek olan kişilerin emeklilikten sonra sosyal hayata uyum sağlamada daha yüksek oranda başarılı oldukları ifade edilmektedir (Aktin, 2020). Emeklilikle beraber eğitim düzeyi yüksek olan kimseler düşük eğitim düzeylerinde olanlara göre emeklilik öncesindeki sosyal ilişkilerini daha yüksek oranda sürdürebilmektedirler (Şahin, 2006). Emeklilik sonrası sosyal yaşama uyum cinsiyete göre de anlamlı bir şekilde farklılaşabilmektedir. Emekliler arsında kadınların erkeklere göre boş zamanlarını değerlendirmelerinde daha etkin ve başarılı oldukları sonucuna ulaşan araştırmalar mevcuttur (Ör. Su ve Yıldırım, 2022). Emeklilikte boş zamanın değerlendirilmesi hususunda kadınlar için özellikle “gün” adı verilen ev ziyaretlerini içeren etkinliklere katılım önemli bir sosyalleşme aracı olmaktadır. Çeşitli çalışmalarda bu hususun kadınlar için önemine yer verilmiş ve ayrıca ev dışında restoran, alışveriş merkezi ve kafe gibi yerlerde de bu faaliyetlerin sürdürüldüğü bildirilmiştir (Aktin, 2020). Yine emeklilik sonrası kadınların sosyalleşme amacıyla dikiş, nakış ve boyama gibi kurslara katılım sağlayarak boş zamanlarını değerlendirdikleri ve de bu eğitimlere katılımlarının yaşam doyumlarını arttırdığına yönelik bulgulara ulaşılmıştır (Dağlı, 2018, s.524). Yapılan bir araştırmada ileri yaşlarda ya da emeklilik hallerinde dahi kadınların çocukları ile yaşamaları ve onların sorumluluklarını üstlenmeye, eğitim ve evliliğe hazırlık hususunda maddi ve manevi desteklemeye devam ettikleri belirlenmiştir (Dağlı, 2018).
Sosyal yaşantı için bir diğer önemli etken şehrin sunduğu fiziksel imkanlar olmaktadır. Sinop ilinde gerçekleştirilen bir çalışmada emeklilerin boş zamanlarını yürüyüş ve yüzme gibi aktivitelerle değerlendiren emeklilerin aktivitelere olan ilgililerinin ise şehrin fiziki imkanları ile doğrudan ilgili olduğu ifade edilmiştir. Bu anlamda şehrin sunduğu bisiklet ve koşu yolları, spor salonları rekreasyon alanları gibi imkanların mevcudiyetinin ve yeterliliğinin önemine vurgu yapılmaktadır (Tekin, Parlar ve Ercan, 2020).
Emeklilik sonrası sosyal hayata katılımda sağlık durumu da önemli bir etken olabilmektedir. Bir araştırmada emekli öğretmenlerin sosyal ilişkilerin sürdürüldüğü yaşam boyu eğitim faaliyetlerine katılım durumlarının sağlık sorunları nedeniyle engellendiği sonucuna ulaşılmıştır (Ulukavak, Yüzlü ve Özkavran, 2024). Bununla birlikte emekli bireylerin boş zamanlarını sağlıklı yaşam üzerine değerlendirme motivasyonlarının da sağlık bilincine sahip olmaları ile yakından ilişki olduğu yine araştırmalarda dile getirilmiştir (Tekin, Parlar ve Ercan, 2020).
Emeklilik Sonrası Ekonomik Durum
Ekonomik durum, emeklilik sonrası en sorunlu alanların başında gelmektedir. Emeklilik sonrasında elde edilen emekli aylıklarının geçinmede yetersizliği çeşitli araştırmalarda emeklilerin çoğunluğu tarafından dile getirilmektedir (ör. Hançeroğlu Kandemir ve Pak Güre, 2024; Kösem Çınay, 2023). Emekli aylıklarının yetersizliği yaşlıların yoksulluk boyutunu ve sonuçlarını önemli ölçüde artırmaktadır (Karadeniz ve Öztepe, 2013).
Türkiye’de reform ile birlikte aylık bağlama oranlarının düşürülmesi, birçok çalışanın emeklilik maaşını olumsuz etkilediği, gelirlerinin düştüğü ifade edilmektedir (Kösem Çınay, 20203). Gelirin düşmesinin yanı sıra çocukların maddi sorumluluklarının sürdürülmesi ve sağlıkla ilgili harcamaların artışı da emekliler tarafından araştırmalarda dile getirilmektedir (ör. Dağlı, 2018). Emekli maaşlarının yetersizliği karşısında emeklilerin bankalara borçlanmaları da söz konusu olmaktadır (Kösem Çınay, 2023).
Emeklilik döneminde özellikle kadınların çalışma hayatında iken daha düşük ücretlere sahip olmaları ve daha erken emekli olmaları gibi nedenlerle erkeklere göre emeklilik gelirleri daha düşük olabilmektedir (Terakya ve Güner, 1997). Sönmez (2020) tarafından TÜİK verileri dikkate alınarak yapılan bir araştırmada emekli aylığı, emeklilik ikramiyesi ve malullük aylığının toplamından oluşan genel emeklilik ödenekleri ile sadece emekli aylıklarının yoksulluk düzeyleri üzerindeki etkisi incelenmiştir. Genel örneklem üzerinde emekli ödenek ve aylıklarının yoksulluk düzeylerini azalttığı sonucuna ulaşılmış ancak kadınların elde ettiği emeklilik aylık ve ödeneklerinin yoksulluğu azaltma noktasında etkin olmadığı bulunmuştur. Araştırmada bunun sebeplerini toplumsal cinsiyet rollerinin ve sorumlulukların farklılığından kaynaklanan gelir eşitsizliği olarak tahmin edilmektedir. Ancak araştırma sonuçlarına göre kadınların erkeklerden anlamlı şekilde daha az yoksul olduğu bunda özellikle çocuk ve akrabalardan gelen yardımların, dul aylıklarının ve nafaka ödemelerinin etkili olabileceği ifade edilmiştir. İlaveten cinsiyet bağlamında bir değerlendirmede emeklilik sonrası erkeklerin yaşam doyumlarına ilişkin ortalama puanlarının kadınlara göre anlamlı düzeyde düşük olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Araştırmacılar bu durumu ailenin ekonomik yükünün sorumluluğunun erkekte olmasının psikolojik etkilerine bağlamaktadırlar (Su ve Yıldırım, 2022).
Emeklilik Sonrası Çalışma Durumu
Emeklilik tercihlerini etkileyen pek çok faktör bulunmaktadır. Çalışanların bireysel özellikleri, mesleki ve kurumsal etkenler, ailevi durumlar, sosyo-ekonomik faktörler emekliliğin tercihinde rol oynayabilmektedirler.
Emeklilik bir statü olarak görülebilmekte, bu statüyü elde ettikten sonra dahi insanlar çalışma hayatlarına devam edebilmektedirler. Türkiye koşullarında emekli aylıklarının aktif çalışma hayatındaki ücretlere göre düşük olması ve de yaşam beklentisinin yüksek olması ile bireylerin üretkenlik güçlerinin devam etmesi emeklilikte çalışmaya devam etmeye iten faktörler arasında yer alabilmektedir (Baran, 2017, s. 9).
Emekli aylıklarının yetersizliği özellikle bağımlı nüfusun mevcudiyetinde daha şiddetli hissedilebilmektedir. Bakmakla yükümlü olunan eğitim çağındaki çocuklar ile işsiz çocukların mevcudiyeti ekonomik durum üzerinde önemli bir baskı unsuru olabilmektedir (ör. Kösem Çınay, 2023). Diğer yandan ekonomik anlamda emeklilik geliri ile emeklilikte borçluluk durumu da etkili faktörler olmaktadır (Durmaz Bodur ve Kumaş, 2021). İstanbul, Sakarya ve Kocaeli illerinde emeklilik sonrası çalışma hayatına dönenleri kapsayan bir araştırmada emekliliğin katılımcılar üzerinde ekonomik baskılara sebep olduğu, ilave olarak itibar kayıpları ve buna bağlı olarak da sosyal çevrenin değişiminin de katılımcıları çalışma hayatına geri dönmeye zorladığı belirlenmiştir (Çakan ve Gök, 2022).
Sosyo-ekonomik faktörler dışında emeklinin emeklilik yaşantısı ile ilgili planlarının olmayışı ve kendilerini boşta hissetmeleri nedeniyle de çalışma hayatında yer almayı tercih etmeleri diğer nedenler arasında yer alabilmektedir (Baran, 2017, s. 9). Çalışmaya devam etmenin hayatı anlamlı ve verimli kılan bir eylem olduğu gerekçesiyle de emekliler çalışma yaşamına geri dönebilmektedir (Kösem Çınay, 2023, s. 321).
Emeklilikte çalışma tercihi cinsiyet bağlamında da farklılaşabilmektedir. TÜİK Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırmasını temel alan bir araştırmaya göre cinsiyet ayrımında özellikle erkeklerin kadınlara göre çalışma hayatına geri dönme olasılıklarının daha yüksek olduğu belirtilmektedir (Durmaz Bodur ve Kumaş, 2021). Bir başka araştırmada da emekli olduğu halde çalışma hayatına devam eden kadın katılımcının olmadığı belirlenmiştir (Dağlı, 2018).
Emeklilikte elde edilen gelirin yeterliliği çalışmaya yönelimini belirleyebildiği gibi çalışma sürelerini de etkileyebilmektedir. Emeklilik geliri ve hane halkı geliri ortalamanın üstünde olanların tam zamanlı çalışma yerine yarı zamanlı çalışmayı tercih edebilmektedirler (Önder, 2022, s. 66).
Emeklilik sonrası çalışma durumu her emekli için eşit koşullarda gerçekleşmeyebilir. Çeşitli meslek gruplarından emeklilerin daha fazla istihdam şansı bulabilmesi söz konusu olmaktadır. İş ilanlarının incelenmesi yoluyla gerçekleştirilen bir araştırmada çalışma hayatında profesyonel meslek mensupları ve kişisel hizmet veren elemanlar olmak üzere emekli personel talebinin en yüksek olduğu alanlar olarak belirlenmiştir. Profesyonel meslek grubundan gelen taleplerin büyük çoğunluğu sağlık sektöründe 60 yaş üstü emekli doktorların talep edilmesine yönelik olmaktayken kişisel hizmet veren elemanlar kapsamında ise büyük çoğunlukla şoför talep edilmektedir (Durusoy Öztepe ve Adalı, 2022, s.153-154). Diğer yandan emeklilik sonrası çalışma hayatına dönmek isteyen kimselerin daha düşük statülü ve daha düşük ücretli olan sınırlı sayıda işlerde tercihe sahip olabildikleri de belirtilmektedir (Özen ve Özbek, 2017, s. 559). Emeklilerin çalışma hayatına katılmalarının talep yönlü tarafında yaşla ilgili kurumsal normlara, işgücüne olan ihtiyaca, yaşlı istihdamını destekleyici politikaların mevcudiyetine kadar çeşitli faktörlerden etkilenmektedir (Durusoy Öztepe ve Adalı, 2022, s.160). Diğer yandan emekli istihdamının düşük prim ödemeleri ve düşük işçilik maliyetleri nedeniyle de talep edilmesi söz konusu olabilmektedir (Baran, 2017, s. 12).
Sonuç ve Öneriler
Türkiye’de emeklilik her bireyin benzer süreçler yaşadığı bir dönem olmamakta, çok çeşitli faktörler emekliliğe geçiş sürecini ve sonrasında bu hayata uyum sağlayabilme yeteneklerini etkileyebilmektedir. Ancak ekonomik durum gibi bazı sorun alanları çoğunluk için yaygın olabilmektedir. Emeklilik hayatının başarılı bir şekilde sürdürülmesi de sadece bu dönemi ilgilendirmemekte, çalışma hayatı süresinde alınması gereken önlem ve tedbirler de bu noktada etkili olabilmektedir. Emeklilik hayatına hazırlanmak, emekliliğe geçişin sağlanması ve emeklilik dönemine başarılı bir uyum sağlamada bireyin kendisini doğrudan ilgilendiren süreçler olabildiği gibi işletmeler, yerel yönetimler, merkezi idarinin ilgili birimlerine kadar çok çeşitli kurum ve kuruluşları ilgilendiren çok taraflı süreçleri de kapsamaktadır.
Bu doğrultuda Türkiye’de emeklilerin, emeklilik yaşantılarına sosyo-ekonomik uyumlarının gerçekleşmesi ile ilgili öneriler ve eleştiriler çeşitli araştırmalarda ve platformlarda dile getirilmektedir. Bu araştırmalardan hareketle emeklilik dönemine uyum sağlanması için atılması gereken adımlar aşağıdaki şekilde özetlenmiştir.
1. Kamusal ve Özel Alanların Yaygınlaştırılması
Emeklilerin sosyal hayata katılımlarını sağlamak için kamu ve özel alanların mevcudiyetinin önemi, araştırmalarda sıklıkla vurgulanmaktadır (Tekin, Parlar ve Ercan, 2020). Emeklilerin vakit geçirebilecekleri özel alanların oluşturulması sosyal hayata katılımlarını olumlu etkileyebilecektir. Emekli köyleri ve emekli üniversitelerin sayılarının artırılması bu doğrultudaki öneriler arasında yer almaktadır (TİHEK, 2019, s. 64).
2. Kamusal Alanlara Ulaşım İmkanlarının Kolaylaştırılması
Emeklilerin faydalanabileceği sosyal alanların sayılarının artırılmasının yanı sıra mevcut yapıların da emeklilerin erişebileceği şekilde olmasına özen gösterilmelidir. Türkiye’nin farklı bölgelerinde yapılan çalışmalarda sosyal alanlara ulaşımın kolaylaştırılmasına yönelik geliştirmelere de ihtiyacın olduğu dile getirilmektedir (Tekin, Parlar ve Ercan, 2020).
3. Başarılı Yaşlanmaya İlişkin Farkındalık Sağlanması
Emeklilik dönemine uyum sağlamada bir diğer önemli öneri ise başarılı yaşlanma üzerine olmaktadır. Bu hususta fiziksel aktivite, beslenme ve diyet, süreğen hastalıkları önleme ve yönetme, duygusal sağlık ve stresle başa çıkma, gibi içeriklerin ön plana çıktığı belirtilmektedir (Demir Çelebi, 2021).
4. Emeklilerin Teknoloji Kullanımına Yönelik Eğitimler
Teknoloji kullanımının başarılı yaşlanmaya katkı sağladığı ve bu doğrultudaki beceriler ile toplumsal hayata katılımda artış sağlanacağı da ifade edilmektedir. Bu anlamda emeklilik dönemi öncesi ve sonrasında temel bilgisayar, sosyal medya platformları ve internet kullanım becerileri gibi konuları kapsayan dijital okuryazarlık programlarının geliştirilebileceği önemli öneriler arasında yer almaktadır. Bu durum bankacılık işlemleri, hastane randevuları ve alışveriş gibi alanlarda konfor sağlayacağı dile getirilmektedir (Hançeroğlu Kandemir ve Pak Güre, 2024, s. 77).
5. Boş Zaman Yönetimi Eğitimlerinin Verilmesi
Emeklilerin sosyal yaşama uyumunu kolaylaştıracak bir diğer etken ise emekli bireylere yönelik boş zaman yönetimleri için eğitim ve seminerler verilmesine yönelik olmaktadır (Su ve Yıldırım, 2022). Emeklilerin zamanlarını yönetebilmesi ve planlama yapabilmesi ile aktif bir yaşam sürmelerine katkı sağlayacaktır. Bu eğitimler emeklilik öncesi emekliliğe hazırlık eğitimleri kapsamında verilebileceği gibi emeklilik döneminde de verilebilir.
6. Kuşaklararası Bilgi ve Deneyim Aktarımına Yönelik
İmkânların Sağlanması
Emeklilerin zamanlarını değerlendirmeleri hususunda bir diğer nokta, sahip oldukları bilgi ve deneyimleri ihtiyaç duyan insanlarla paylaşma fırsatları ile ilgilidir. Zira emekliler sahip oldukları bilgi birikiminden toplumun yarına paylaşma isteği ve arzusuna sahip olmaktadır. Yapılan bir araştırmada emekli öğretmenler, kendi deneyim ve tecrübelerinden faydalanılması gerektiğini düşündüklerini belirtmişlerdir (Ulukavak, Yüzlü ve Özkayran, 2024). Bu durum emeklilerin sosyal ilişkilerini sürdürmelerine katkı sağlamakla birlikte kendilerini yararlı hissetmelerine sağlayarak psikolojik durumlarını olumlu etkileyebilecek ve başarılı bir uyum süreci yaşamalarına yardımcı olacaktır.
7. Gelir Düzenlemeleri ve Yardımlar ile
Ekonomik Güçlendirme
Emeklilik dönemine uyum sağlamada bir diğer önemli husus emeklilikteki ekonomik durumla ilişkili olmaktadır. Emeklilerin ekonomik yönden güçlendirilmesine yönelik çeşitli öneriler mevcuttur. Bu hususta öncelikle emekli aylıklarının düzenlenmesine yönelik öneriler ön plandadır. Emekli aylıklarının hesaplanmasında yoksulluk sınırının dikkate alınması ve çalışma döneminde iken brüt aylıkların artırılarak yüksek prim ödemelerinin gerçekleştirilmesi ile daha yüksek ekonomik şartlara sahip olmalarının sağlanması önerilmektedir (Sönmez, 2020). Diğer yandan emeklilikle birlikte aile yardımlarının kesilmemesi ve dolayısıyla emekli olanlara ekonomik anlamda desteklerin sürdürülmesine yönelik talepler mevcuttur (TİHEK, 2019, s. 70).
8. Yeni İş ve Mesleki Eğitimlerin Verilmesi
Emeklileri ekonomik yönden güçlendirmenin bir diğer yönü de çalışma gücü ve arzusu devam eden ancak geçmişte yaptığı işi devam ettirmede sorun yaşayanlara yeni eğitimler verilmesine yöneliktir. Bir araştırmada emeklilik sonrası çalışmaya devam etmenin hem ekonomik hem de sosyal bir ihtiyaç olduğu ifade edilmiş ve emekli katılımcıların da bu doğrultuda iş ve meslek eğitimine ihtiyaçlarını dile getirdikleri belirtilmiştir (Dağlı, 2018, s. 525).
9. Emekliliğe Kademeli Geçişin Sağlanması
Emeklilik hayatına uyum, emekliliğe geçişin gönüllüğüne de bağlı olabileceğinden ötürü bu doğrultuda birtakım öneriler de bu geçiş süreci ile ilgili olmaktadır. Örneğin insanların belirli bir yaşta zorunlu olarak emekliye ayrılmalarının yerine kendi arzu ve isteklerine göre iş gücünden ayrılmalarını sağlayacak esnek veya aşamalı emeklilik uygulamaları önerilmektedir (Arıkan, 2020; Özen ve Özbek, 2017; Müftüler, 2018). Böylelikle belirli bir yaşta emekli olma ile çalışma hakkı arasında denge sağlanacağı ve yaşam kalitesinin de artmasına katkı sağlayacağı düşünülmektedir (Örn. Müftüler, 2018). Bu tarz bir geçiş çalışılan saatlerde veya günlerde zamana bağlı olarak azalma yönünde gerçekleşerek emeklinin çalışma hayatından aniden ayrılmasının önün geçerek emeklilik yaşantısına uyumunu kolaylaştıracaktır.
Sonuç itibarıyla gerek araştırmalarda gerekse eylem planlarında bahsi geçen önerilerin hayata geçirilmesi, uygulanması ve sürdürülebilirliğinin sağlanması için bireysel ve kurumsal çabalara ihtiyaç vardır. Bireylerin daha çalışma hayatında iken emeklilik dönemine ilişkin farkındalıklarının artması, dönemi planlamaları ve hayatlarını bu doğrultuda sürdürmeleri gerekebilir. İşletmeler, organizasyon yapılarında farklı kuşakların ihtiyaçlarına cevap verebilmeli ve tüm çalışanlarını da emeklilik dönemine ilişkin eğitim ve seminerler aracılığıyla bilinçlendirmelidir. Yerel yönetimlerin toplumun her kesimi için var olan ve her kesimin ulaşılabileceği mekanlar, sosyal alanlar tasarlayarak ve inşa ederek toplumsal katılımı artırmaları önemli bir başka gerekliliktir. Merkezi idarenin de yasalarla ve politikalarla bir bu döneme ilişkin geniş bir çerçeve sunması önemlidir. Özellikle emeklilik dönemi refahın önemli bir unsuru olan emekli aylıklarının tatmin edici düzeylerde belirlenmesi öncelikli sorumluluk alanıdır. Ayrıca ilgili bu dönemi doğrudan veya dolaylı etkileyen eylem planlarının zamanında hayata geçirilmesinde ve bu doğrultuda kurumsal süreçlerin yönetiminde birincil dereceden sorumludur. Emeklilerin yeni düzenlerine uyum sağlaması hususunda hayatlarını kolaylaştırıcı uygulamalarda kurum ve kuruluşların rollerinin belirlenmesi ve netleştirilmesi, kurumlar arasında koordinasyon ve iş birliği önemli bir etken olmaktadır.
Kaynakça
AKÇAY, Cengiz (2015). Yaşlılık ve Emeklilik: Kavramlar, Kuramlar, Sorunlar. Ankara, PEGEM Akademi Yayıncılık.
AKPINAR, A. (2019). Kentsel Yeşil Alanların Kalitesinin İnsan Sağlığı Ve Fiziksel Aktivitesi Üzerindeki Etkisinin İncelenmesi. Artvin Çoruh Üniversitesi Orman Fakültesi Dergisi, Yıl: 2019, Cilt: 20, Sayı: 1, s. 36-46.
AKTİN, S. (2021). Emeklilik Sonrası Gündelik Yaşam ve Boş Zaman Pratikleri: Kabul Günleri Örneği. Senex: Yaşlılık Çalışmaları Dergisi, 4(4), s. 17-39. Doi: 10.24876/senex.2021.29
ARIKAN, G. (2020). Yaşlı Bireylerin Ekonomik ve Sosyal Sorunlarına İlişkin Politikalar Belirleme. Uluslararası Sağlık Yönetimi ve Stratejileri Araştırma Dergisi, 6(2), s. 260-274.
ARPACI, Fatma (2014). Emekli Bireylerin Emekliliğe Uyum Konusundaki Görüşleri ve Emekliliğin Yaşamlarında Meydana Getirdiği Değişikliklerin İncelenmesi. Gazi Üniversitesi Endüstriyel Sanatlar Eğitim Fakültesi Dergisi, Sayı: 33, s.73-85.
ATEŞ, U. (2015). Çalışan Emekliler ile Çalışmayan Emeklilerin Depresyon Düzeyinin İncelenmesi. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul: Beykent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
BARAN, A. G. (2017). Türkiye’de Yaşlıların Dezavantajlı Konumu Kapsamında Yoksulluk ve Çalışma Yaşamına Katılım Düzeyleri. Toplum ve Demokrasi, 11(24). s.1-16.
BARAN, A. G. Kalınkara V., Aral N., Akın G., Baran G., Özkan Y. (2007). Farklı Sosyo-Ekonomik Düzeydeki Yaşlıların Gündelik Yaşamdan Tatmin Düzeyleri: Ankara Kentsel Kesit Örneği. Turkish Journal of Geriatrics, 10(1), s.10-18.
ÇAKAN, S., ve Gök, B. (2022). Türkiye’de Emekli Bireylerin İş Yaşamlarına Yeniden Dönmelerine İlişkin Sosyoekonomik Nedenler. Journal of Awareness, 7(3): 97-110. DOI: 10.26809/joa.7.3.02.
ÇAKIR, Ö., Aksaraylı M., Çınar E., Denizli U. (2013a), Günlük Yaşam Aktiviteleri -Yaşam Kalitesi - Psikolojik ve Fiziksel İyilik Hali İlişkisi: Türkiye‘de Emekliler Açısından Bir İnceleme, 19. Ulusal Ergonomi Kongresi Bildiriler Kitabı, s. 458-475.
ÇAKIR, Ö., Aksaraylı M., Müge Kart N., Türk M. (2013b), Türkiye’de Emeklilerin Yaşam Kalitesini Geliştirmede Öncelikli Faktörlerin Belirlenerek Stratejik Plan Oluşturulması, TUBİTAK Proje No: 111K104, May.
DAĞLI, Y. (2018). Yaşlılık Dönemindeki Bireylerin Yaşlılığa İlişkin Algılarının ve Yaşam Boyu Öğrenme İhtiyaçlarının Değerlendirilmesi. Journal of Turkish Studies, Volume 13/27, p.499-530. Doi: 10.7827/TurkishStudies.14409.
DEMİR ÇELEBİ, Ç. (2021). Başarılı Yaşlanma ve Kadın. KADEM Kadın Araştırmaları Dergisi, 7(1), 79-107.
DURMAZ BODUR, N., ve Kumaş, H. (2021). Türkiye’de Emekli Bireylerin İşgücü Piyasasına Katılımını Belirleyen Faktörler: Mikro Ekonomik Bir Analiz. Emek Araştırma Dergisi, Volume 6(1) s.155-190.
DURUSOY ÖZTEPE, N. ve Adalı, A. (2022). İşverenlerin Emekli Çalışan İstihdam Etme Kararlarına İlişkin Nitel Bir Çözümleme. Yönetim ve Çalışma Dergisi, 6(2), s. 145-164.
EROL, Pelin Önder (2011). Sosyolojik Perspektiften Demografik Yaşlanma: Toplumsal, Ekonomik ve Politik Alanlarda Yaşlı Failliği. Yayımlanmamış Doktora Tezi, İzmir: Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
GÖNÜLLÜ TAŞKESEN, C. (2017). Kırsal ve Kentsel Alanlarda Yaşlanma, Yaşlılık ve Yaşlılar: Denizli İli Örneği. Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 4(1), s. 92-124.
HANÇEROĞLU KANDEMİR, B., ve Pak Güre, M. D. (2024). Yaşlılarda Teknoloji Kullanımının Toplumsal Hayata Katılıma ve Başarılı Yaşlanmaya Etkisinin İncelenmesi. Tıbbi Sosyal Hizmet Dergisi (22), s. 60-82. https://doi.org/10.46218/tshd.1335473.
KARADENİZ, O., ve Öztepe, N. D. (2013). Türkiye’de Yaşlı Yoksulluğu. Çalışma ve Toplum, 3(38), s. 77-102.
KARAHANOĞLU ERDEM, M. G. (2020). Türkiye’de Emekliliğe Geçişi Etkileyen Faktörler. Çalışma İlişkileri Dergisi, 1, s. 100-118.
KOÇAK, O., Abdülhakim B. ve Serkan E. (2018), The Effects of the Different Activities on the Depression Level of Older People, Uluslararası Toplum Araştırmalar Dergisi, Yıl: 8, Cilt: 8, Sayı: 15, s. 1241-1266.
KÖSEM ÇINAY, M. (2023). Türkiye’de Emeklilik Yaşı Sonrası Çalışma: Yaşam Seyri Yaklaşımından Niteliksel bir Analiz. REFLEKTİF Sosyal Bilimler Dergisi, 4(2), s. 309–329. https://doi.org/10.47613/reflektif.2023.107
ÖNDER, K. (2022). Emekli Bireylerin Emek Arzını Etkileyen Unsurların Nested Logit Model ile Analizi. Süleyman Demirel Üniversitesi Vizyoner Dergisi, 13(33), s. 57-69. https://doi.org/10.21076/vizyoner.904624
ÖZEN, S., e Özbek, Ç. (2017). Çalışma Yaşamında Yaşlılık: Yaşlı Çalışanlar ve İnsan Kaynakları Uygulamaları. Çalışma ve Toplum, 53(2), s. 547-572.
SÖNMEZ, B. (2020), Emekli Aylıkları Ve Yaşlılara Yönelik Sosyal Yardımların Yoksulluk Üzerindeki Etkisi: Türkiye İçin Ampirik Bir Araştırma. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Aydın: Aydın Adnan Menderes Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.
SU, İ. H. ve Yıldırım, İ. (2022). Emeklilerde Boş Zaman Yönetimi, Rekreatif Etkinlik Katılımı ve Yaşam Doyumunun İncelenmesi. Kilis 7 Aralık Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Bilimleri Dergisi, 6(2), s. 117-132.
ŞAHİN, J. (2006). Emekliler ve Sorunları Üzerine Sosyolojik Bir Araştırma: Şanlıurfa Örneği. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Elazığ: Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
TEKİN, N., Parlar, F. M., ve Ercan, Ö. (2020). Emekli Bireylerin Bir Serbest Zaman Etkinliği Olarak Fiziksel Aktivitelere Dair Görüşleri: Türkiye’nin En Yaşlı ve Mutlu İli Sinop Örneği. Artvin Çoruh Üniversitesi Uluslararası Sosyal Bilimler Dergisi, 6(1), s. 50-58. https://doi.org/10.22466/acusbd.719626
TERAKYE, G., ve Güner, P. (1997). Kriz Potansiyeli Taşıyan Bir Dönem: Yaşlılık. Kriz Dergisi, 5(2), s. 95-101. https://doi.org/10.1501/Kriz_0000000013
TİHEK (2019). Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Yaşlı Hakları Çalıştayı. https://www.tihek.gov.tr/public/editor/uploads/1601546034.pdf, e.t. 30.11.2024
TUFAN, İ. (2014). Türkiye’de Yaşlılığın Yapısal Değişimi, 1. Baskı, İstanbul: Koç Üniversitesi Yayınları.
ULUKAVAK, A., Yüzlü, Y., ve Özkayran, S. E. (2024). Emekli Öğretmenlerin Hayat Boyu Öğrenme Tutumları. Bartın Üniversitesi Eğitim Araştırmaları Dergisi, 8(1), s. 84-99.
YAŞAM, (2022) https://yasam.ankara.edu.tr/2022/12/06/uluslararasi-yasli-refahi-calistayi/, e.t. 15.11.2024.
YILDIZ, Ö., ve Başpınar, A. (2022). Türkiye’de Subayların Emeklilik Sonrası Sivil Hayata Uyumu. TESAM Akademi Dergisi, 9 (1), s. 263-287. https://doi.org/10.30626/tesamakademi.1065508
https://emekliler.gov.tr/hakkimizda, e.t. 15.11.2024
https://aile.gov.tr/media/133624/yasli_haklari_ulusal_eylem_plani.pdf, e.t. 15.11.2024