Ekonomik sistem ve servet oluşturma, insanlık tarihi boyunca tarım ekonomisinden doğal kaynaklara ve sanayi ekonomisinden bilgi merkezli ekonomiye kadar birçok evreden geçmiştir. Tüm bu evrelerde temel faktörler farklılıklar göstermektedirler: toprak, doğal kaynak, emek ve bilgi. Bu faktörlerin her birisi ülkelerin gelişmesi ve kalkınması için önem arz etmiştir ve etmektedir. Bu faktörler arasından bilgi modern toplumla birlikte ekonomik gelişmişlik açısından önemli bir faktör haline gelmiştir. Ancak bilgi ekonomisinin 1990’lı yıllardan bu yana ülkelerin gelişmesinde önemli bir rol oynadığını söylemek mümkündür. Modern ekonomide bilgiye sahip ülkeler iktisadi manada gelişme yönünde hareket etmiştir. Böylece bu ülkeler bilgi sayesinde teknoloji, ticari, yönetimsel ve finansal açılardan bilgi ekonomisine geçerek rakipleriyle rekabet edebilir hale gelmişlerdir.
Ekonomi tarihine bakıldığında 18. yüzyılda sanayi devrimi ile birlikte ciddi bir ekonomik değişim yaşanmıştır ve böylece sanayi üretimi ekonominin temel unsuru haline gelmiştir. Ülkelerinin rekabet edebilirliği ve servet oluşumu bu çerçevede cereyan etmiştir. Bu durumda bir ülkenin sanayi üretimine sahip olması o ülkenin iktisadi gelişimi için bir temel oluşturmaktaydı. Bu süreç 1950’li yıllara kadar devam etmiştir. Bu dönemde sanayi üretiminde teknoloji ağırlıklı bir üretim sürecine giren ülkeler gelişmiş ülkeler olurken, hala sanayileşme sürecini tamamlayamayan ülkeler ise gelişmekte olan ülkeler sınıfında yer almaktaydı. Hatta sanayileşme evresine geçemeyen tarım ağırlıklı ekonomiler ise gelişmemiş ülkeler olarak sınıflandırılmıştır. Böylece 1950’li yıllardan günümüze kadar bilgi üretimi neticesinde teknoloji ağırlıklı ekonomi oluşturan ülkeler hızlı bir şekilde gelişim göstermiştir. Bu doğrultuda birtakım ülkeler –petrol zengini ülkeler diyebiliriz- sanayileşmelerini gerçekleştiremeden, tıpkı teknoloji üreten gelişmiş ülkeler gibi bilgi merkezli ekonomiye geçiş politikaları üzerine yoğunlaşmışlardır. Şu an için hala politika olarak bir oluşum içerisinde olduklarını söylemek mümkündür. Teknoloji ağırlıklı bir ekonominin dünya ekonomisinde merkezi bir konum teşkil etmesi tüm dünya ülkelerinin dikkatini bilgiye çekmiştir. Böylece bilgiye sahip ülkelerin iktisadi olarak diğer ülkelere göre daha ön planda olduklarını söylemek mümkündür –Bu duruma günümüzde, Amerika ve Japonya’daki teknolojik gelişmeleri örnek verebiliriz.-
Yazının devamı Düşünce Dergisi'nin "Bilgi" sayısında...