Batı’da yaşanan sosyal, siyasi ve iktisadi gelişmeler, skolastik düşüncenin zayıflamasına ve modern anlayışın gelişmesine yol açmıştır. Özellikle coğrafi keşiflerin artması, denizaşırı ulaşımın gelişmesiyle birlikte bilimsel çalışmaların gözlem ve deneye dayalı kriterler doğrultusunda bir istikamet kazanmasına neden olmuştur. Ancak bu anlayışın Batı’daki bilim camiasına yerleşmesi zaman almıştır. Türkiye’de ise modern anlamda yükseköğretim anlayışının kurumsallaşması, bir çağdaşlaşma sorunu olarak görülmüş ve bilimsel anlayışın bu doğrultuda yapılanması, Osmanlı'nın son döneminde başlayan modernleşme süreciyle olmuştur. Türkiye’nin içinde bulunduğu sorunlara çözüm bulmak ve kalkınabilmek için her alanda olduğu gibi, bilimsel alanların da “ıslah” edilmesinin yolu Batılılaşmada görülmüştür. Ancak bu durum Batı’da olduğu gibi, Türkiye’de de sosyal ve iktisadi alanlarda ortaya çıkan talepler doğrultusunda değil, daha çok siyaset kurumunun yönlendirmesiyle gerçekleştirilmeye çalışılmıştır. Bu makale Türkiye’deki bilimsel anlayışın değişimini ülkenin kalkınması sorunu bağlamında siyaset kurumu ile olan ilişkileri çerçevesinde ele almayı amaçlamaktadır.
Yazının devamı Düşünce Dergisi'nin "Bilgi" sayısında...