Coğrafyası ve nüfusu bakımından Türkçe, dünyanın diğer dillerine göre nicel ortalamaların üstünde yer alan bir dil olması (Uzun, 2012) ve kategorik, sentaktik, morfolojik ve fonetik açılardan diğer dünya dilleriyle olan benzerlik veya farklılıkları (Ercilasun, 2013) nedeni ile yabancı bir dil olarak öğrenen sayısı katlanarak artmaktadır. Son yıllarda Türkiye’nin kendi bölgesinde başta eğitim, sağlık ve turizm gibi nedenlerle cazibe bir ülke olması ve buna Türkçenin yabancı dil olarak öğretimi için dil politikası oluşturulma çabası da eklenince Türkçe ve Türk kültürünün öğrenilmesi ayrı bir önem kazanmıştır. Bu beraberinde Türkçenin yabancı dil olarak öğretiminde öğrenici ve öğretici profili olmak üzere bütün paydaşlarda bir çeşitlik oluşturmuştur. Öyle ki Kibar (2021) yaptığı çalışmada Türkçeyi yabancı dil olarak öğrenenlerin dil ihtiyaçlarının ülkelere göre (Bosna-Hersek, Kosova, İran, Polonya, Gürcistan, Türkiye, Mısır, Afganistan, Hindistan, Cibuti) farklı alt boyutlarda yoğunlaştığı tespit etmiştir. Bu ihtiyaç çeşitliliği ise Türkçenin farklı dil kullanım alanlarında (kamu, özel, eğitim, sosyal) farklı hedef kitlelere, farklı öğretici, materyal ve öğretim programı ile yapılmasına kaynaklık etmiştir. Bu bağlamda bu yazıda Türkçenin yabancı dil olarak öğretiminde mevcut durum kurumsal uygulamalar kapsamında derginin okur kitlesi dikkate alınarak anlatılmaya çalışılmıştır.
Yazının devamı Düşünce Dergisi'nin "Türkçe" sayısında...