Bir toplumun hafızasında tutarak geliştirdiği ve yarınlara aktardığı sözcüklerden oluşan dil, o toplumun ruhunu ve değer yargılarını yansıtır. Dilin söz varlığı, o dili konuşanların duygu ve düşünceleri; ahlaki değerleri ve kültür yapısıyla ilgili ögeleri içerir. Bir toplumun olay ve durumlara bakışı, düşünce biçimlerini göstermenin yanı sıra dilin bir de uzun zihinsel süreçlerden geçirilerek oluşturulmuş, kendine özgü ses ve söz dizimi özelliklerinden oluşan yanı vardır. Bu özellikler, kuşaklar arası iletişimi sekteye uğratmamak ve toplumun geleceğini tehlikeye atmamak için önemle korunmalıdır. Geçmiş ve gelecek nesiller arası bağlantının kopmaması adına dille ilgili bu ayırıcı özellikler hiçbir zaman yok sayılmamalıdır.1 Her ne kadar zararlı sonuçları olsa da diller arasında gerçekleşen etkileşimlerin, çağımızın doğal sonuçları arasında olduğu söylenebilir. Ancak günümüzde tek taraflı sözcük alımı yapan Türkçeyle ilgili bir etkileşimden değil; bir etkilenmeden söz edilebilir. Bu etkilenme; ses, sözcük ve tümce yapısının bozulmasına neden olduğu için tehlike içermektedir. Türkçe terimler yerine İngilizce terimler kullanılması, tek taraflı etkilenme konusuna bir örnek olarak verilebilir.2 Aslında terim üretme konusunda yetersiz bir dil olmayan Türkçede, yeni terim üretmek için pek çok yol kullanılabilir.3 Ancak günümüzde terimlerin de ötesinde dile, bir gereksinim olmadığı hâlde, önlenemez bir hızla yabancı sözcükler girmektedir. Sinema, internet gibi araçlar, yabancı kültür ve dil özelliklerinin hızla yayılmasında büyük bir etkiye sahiptir.4
Dünya çapında radyo 38 yılda, televizyon 13 yılda, internet ise daha kullanılmaya başlandığı ilk yılda 50 milyon kullanıcıya ulaştı.5 Ülkemizde, Nisan 1993’te ODTÜ’de gerçekleştirilen ilk internet bağlantısının üzerinden 30 yıl kadar geçmesine rağmen kısa sürede internet kullanıcı sayısı büyük bir oranda arttı. Özellikle son on yılda, 2004 yılında hizmete giren Facebook; 2010’da kurulmasını takiben son beş yılda çokça kullanılmaya başlanan Instagram gibi sosyal ağlar, gençleri kendine tutsak eder konuma geldi. Bu durum hem kültürün ve ahlakın yozlaşmasına neden olmaya hem de dil üzerinde geri dönüşü mümkün olmayacak izler bırakmaya başladı.
1 Şükrü Baştürk vd., “İlköğretim sekizinci sınıf öğrencilerinin sosyal medyada kullandığı (alıntı) kelimeler üzerine bir değerlendirme”, Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 34(2), 2021: s. 861.
2 Halim Ulaş vd., “İnternet ortamındaki Türkçenin genel durumu”, Ekev Akademi Dergisi, 14(44), 2010: s. 188.
3 Salim Küçük, “Dil kirliliğinin dilimize yansımaları”, Dil ve Edebiyat Dergisi, XCI (669), 2007: s. 512.
4 Baştürk, “İlköğretim sekizinci sınıf öğrencilerinin sosyal medyada kullandığı (alıntı) kelimeler üzerine bir değerlendirme”, s. 861-862.
5 Mehmet Fırat vd., Temel bilgi teknolojileri I., (5. Ünite). Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Yayını, 2015: s. 92.
Yazının devamı Düşünce Dergisi'nin "Türkçe" sayısında...