Düşünce Dergisi > Arşiv > sayı 19 / cumhuriyet |

prof dr cemil koçak ile röportaj quot tarihçilik ve cumhuriyet

prof. dr. cemil koçak ile röportaj "tarihçilik ve cumhuriyet tarihi’nin tartışmalı konuları"

Geçmişiyle övünmek ya da geçmişini yermek amacı, böylesi bir yaklaşım, tarihsel araştırmaların ‘ruh ikizi’ değildir! Hiç olmamıştır ve olmayacaktır da.

İtalyan tarihçi Benedetto Croce, tüm tarih anlatılarının güncel bakış açıları taşıdığını vurgular. Ülkemizde de, cumhuriyetin yüzüncü yılını kutladığımız bu günlerde, durum pek farklı değil. Popüler veya akademik, tarihi yazanlar ve okuyanlar tarihi meseleleri kaçınılmaz bir şekilde bugünün siyasi, kültürel, ve sosyal meselelerinden hareketle değerlendiriyor. İşte tam da bu noktada tarihçinin esas görevini hatırlaması ve buna sımsıkı sarılması gerekiyor. Kendi öznelliğinin farkında olarak olabildiğince objektif ve önyargısız bir tarihçiliğe dönüş geçmişi anlamlandırmakla kalmayarak bugünün şifrelerini de çözmek için önem taşıyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin yüz yılını ele aldığımız bu özel sayıda bu hassasiyeti benimsemiş ve ortaya koyduğu eserlerle bir tarihçi titizliğiyle yüz yıllık tarihimizi okuyucuya açmış Prof. Dr. Cemil Koçak ile Türk tarihçiliği, Türk toplumunun tarih ile olan ilişkisi ve Cumhuriyet Tarihi’nin tartışmalı konuları üzerine hasbihal ettik.

 Hocam siz kitaplarınızda “geçmişin gölgesinde yaşıyoruz” diyorsunuz; peki ‘geçmişin gölgesinde yaşayan’ bu toplumun tarihle olan ilişkisini nasıl görüyorsunuz? Tarihe oldukça ilgi duyan bir toplumumuz olmasına rağmen bu ilişkinin ne kadar sağlıklı kurulduğunu düşünüyorsunuz?

Öncelikle bu konunun birkaç boyutu olduğunu yazmalıyım. İlki, günümüzün -bizim irademiz dışında- geçmişte olanlar, olmayanlar ve olamayanlar sonucunda şekillenmiş olduğunun farkında olmalıyız. Geçmişin gölgesi bu anlamda kullanılmalıdır. Bu gölgeyi anlamak günümüzü anlamak ve kavramak bakımından çok önemli. Benim bütün araştırmalarım ve kitaplarım, öncelikle geçmişte ne olduğu ya da olmadığına dair. Fakat bir tarihçi bununla yetinemez. Daha doğrusu yetinmemesi gerekir. Tarihçinin sadece ilk görevi geçmişin gölgesini araştırmak ve bulmaktır.
Bundan sonra ikinci ve daha önemli adım gelir: Geçmişin gölgesi günümüzü nasıl oluşturdu, sorusuna yanıt(lar) vermek. Tarihçiler, geçmişi günümüzü değerlendirmek açısından önemli bir ipucu olarak görmelidirler. Geçmişle bugün arasında kurulan olabildiğince nesnel neden-sonuç ilişkileri bu bakımdan çok önemlidir. Tabiî eğer gerçekten de geçmişi merak ediyorsanız. Bu son cümlenin ne anlama geldiğine biraz sonra değineceğim.

Röportajın devamı Düşünce Dergisi'nin Cumhuriyet sayısında...