Düşünce Dergisi > Arşiv > Sayı 15 / Din |

mâtürîdîliğin inanç sistemimizdeki rolü: itikadî ve ahlakî görüşleri

Mâtürîdî düşünce sisteminin temeli Ebu Hanife’nin görüşlerine dayanmaktadır. Zira Mâtürîdî, eserlerinde Ebu Hanife’den pek çok yerde bahsetmiş, kendi fikirlerini onun fikirleri ile temellendirmiştir. Bu nedenle kaynaklarda, “Ebu Hanife mezhebinin ilk mütekellimi (kelamcısı)” şeklinde nitelendirilmiştir.

Semerkant ilim havzasının en önemli değerlerinden biri olan Mâtürîdî, büyük bir Türk bilginidir. İslam tarihine damgasını vuran, itikadî alanda Müslümanların inanç sistemlerini şekillendiren iki dini önderden birisidir. Onun bu alanda öncülüğü olduğunu da rahatlıkla söyleyebiliriz. Kur’an ve sahih hadis merkezli doğru itikadın oluşumunun merkezi olan ehl-i sünnet anlayışının temellendirilmesinde en büyük paya sahip olan Mâtürîdî, sosyolojik ve psikolojik yaklaşımlarıyla İslami değerlerin evrensel boyut kazanmasına önemli derecede katkıda bulunmuştur. Onun Kur’an merkezli bakış açısı ve sahih hadis eksenli görüşleri ve düşünceleri dikkatli bir şekilde incelendiğinde, günümüz İslam dünyasının maruz kaldığı sosyal, kültürel ve psikolojik sorunların çözümünde, Mâtürîdî’nin Kur’an ve Hz. Peygamber’i anlayış tarzı ve İslamî değerleri sunuş biçiminin ne denli önemli olduğu belirgin bir şekilde ortaya çıkacaktır.

Tam adı; “Ebu Mansur Muhammed b. Muhammed b. Mahmud el-Mâtürîdî es-Semerkandî el-Hanefi” şeklindedir. Yapmış olduğu ilmi çalışmalar sonucunda “Alemü’l-Hüda” yani hidayet sembolü, “İmamü’l-Hüda / Hidayet önderi”, ilim dünyası ile vermiş olduğu mücadelelerden dolayı da “İmamü’l-Mütekellimin / Kelamcıların imamı”, “Musahhihu Akâidi’l-Müslimîn / Müslümlanların inançlarını yanlışlıklardan arındıran”, “Reis-i ehl-i Sünne / Ehl-i Sünnet’in reisi” gibi çeşitli unvanlar verilmişti. Mâtürîdî, tahmin edildiğine göre M.870 / H.256 yılında bugün Özbekistan Cumhuriyeti sınırları içinde bulunan Semerkant şehrinin dış mahallesi Maturid’de doğmuş, hayata gözlerini yine bu şehirde M.944 / H.333 yılında yummuştur.

Mâtürîdî yaşadığı asırda özellikle İslam ilim ve kültür merkezi olarak tanınan ve ileri seviyede eğitim veren medreselerin yer aldığı Semerkant’ta ilim tahsiline başlamış ve bu ilmi çevreden yeterince istifade etmişti. Zamanın en önemli ve tanınmış Hanefi âlimleri ile tanışarak onların ilim halkalarına katılmış, verdikleri derslere devam ederek özellikle dini ilimler sahasında donanımlı biri haline gelmişti. Mâtürîdî, Hanefi mezhebinin dördüncü, hatta üçüncü kuşak âlimlerindendir. Daha fazla eser nispet edilmekle birlikte Mâtürîdî’nin günümüze kadar ulaşan Kitabü’t-Tevhid ve Te’vilatü’l-Kur’an adlı eserleri bulunmaktadır.

Yazının devamı Düşünce Dergisi'nin "Din" sayısında...