Düşünce Dergisi, Sayı 11, Şiddet
Sayı 11 / Şiddet
uluslararası ilişkilerde kurucu şiddet örneği
“emperyalizm, hegemonya, imparatorluk: tarihsel dünya düzenleri ve ırak’ın işgali” kitabının incelenmesi
“radikal düşünürlerin gözünden şiddetin eleştirel tarihi” adlı kitap üzerine bir inceleme
Şiddet nedir? Onu nasıl tanımlarız? Bize neyin şiddet olup olmadığını ayırmamızda yardımcı olan veya bizi yanıltan telakki zeminleri nelerdir? Yazıda incelenecek olan kitap, bu soruların temelinde düşünürlerin fikirlerini ortaya koymamaktadır. Bunun yerine, düşünürlerin “verili” bir şiddet anlayışı üzerinden getirmiş oldukları eleştirileri işlemeyi amaç edinmektedir.
korona ve post-korona
Korona sürecinde hem kitlesel hem de bireysel şiddet vakalarında da maalesef ciddi bir artış söz konusu. Aile içi şiddetin hızla yükseldiği, uğradığı şiddet sonucu bireysel sığınma talep eden kadın sayısının çoğaldığı ve boşanma başvurularının dört kat kadar arttığı sürecin başlangıcında ilk gelen bilgilerden.
şiddete meyyalim vallahi türden (korku sineması ve şiddet ilişkisi üzerine bir inceleme)
Günümüzde korku sineması, doyumsuz insanoğlunun istek ve arzuları doğrultusunda sınır tanımaz şiddet ve cinsellik barındıran bir havaya bürünmüştür. İlk dönemlerin zarif ve ince ölümleri sonraları kanların oluk oluk aktığı ve beden parçalarının ortalığa savrulduğu savaş sahnelerinin çok üstünde vahşet verici ve hatta iğrendirici öğelerle süslü bir yapıya dönüşmüştür.
bir sorun olarak: akran zorbalığı
Akran zorbalığı konusunda okullarda yapılacak çalışmalar arasında okul politikası geliştirme, kurum kültürü oluşturma ve akranlar arasındaki iletişimin niteliğini arttırma çalışmaları yapılması olası sorunların önlenmesi, azaltılması ve ortadan kaldırılmasına yardımcı olacaktır.
sosyal medyada etik sorunlar ve siber zorbalığın yükselişi
Siber zorbalık sadece söylemsel düzeyde gerçekleşmez, kişisel bilgilerin izinsiz kullanımı, mesajların, resimlerin kayıtların habersizce paylaşılması gibi etik dışı davranışları da içerir. Bu nedenle siber zorbalık, hem kullanılan aracın türüne göre hem de içeriğe göre çeşitlilik göstermektedir.
münazaradan münakaşaya, tenkitten tehdide siyasi tartışmalarda şiddet
Söze yansıyan şiddetin sanal ortamda yürütülen tartışmalarda daha kolay ortaya çıktığı iddia edilebilir. İnternet hukuku konusunda uzun süre devam eden boşluk, sözlü şiddetin muhatabının yüz yüze iletişimdeki gibi hemen orada olmaması bu iddiaya kuvvetli deliller olarak gösterilebilir.
yerel hizmet mi yerel şiddet mi?
Hizmet oluşturma süreçlerinin temel dayanağı olan ekonomik bağımsızlık ancak bütçe marifetiyle tesis edilebilir. Bu manada belediyeler kazanılması hatta fethedilmesi gereken birimler olarak görülür. Bu yazıda da; belediyelerin, kötü yönetim kaynaklı bütçe denksizlikleri ve beraberinde getirdiği temel sorunlar üzerine çeşitli hususlar aktarılmıştır.
yoksulluk ve şiddet
Yoksulluk ve şiddet arasındaki ilişki karşılıklı etkileşim biçimindedir. Yani hem yoksulluk nedeniyle şiddet olayları ortaya çıkabilmekte hem de şiddet yoksullukla neticelenecek durumlara yol açabilmektedir ki her ikisini ayrı şekilde tahlil etmek gereklidir.
bir şiddet biçimi olarak ceza ve cezanın ıslah edilmiş biçimi olarak hapishane
Suç-ceza dengesi ve dahi cezanın caydırıcı, disipline ve ıslah edici olması teorileri cezanın bedenden ziyade ruha yönelik olmasını gündeme getirmiştir. Cezanın öç alma ilkesinden sıyrılıp ıslah etme, disipline etme ilkesine evirildiği bir dönemde suçlunun hem bedenini hem zihnini ‘gözetim altında tutma’ teorileri beraberinde ‘hapishaneleri’ getirmektedir.
kurucu şiddetin rasyonalizasyonu olarak: ceza hukuku
Egemen, egemenliğini icra ederken, şiddetin kontrolsüz hâli olan kurucu şiddeti esas alma temayülünde olabilir. Kurucu şiddetin, denetimsizlik fikrini besleyen mahiyeti bu temayülün sebebi olabilir. Ancak, unutulmamalıdır ki, hukuk çerçevesine alınmamış bir şiddet ancak zorbalığı intâc eder.
doç. dr. yaylagül ceran karataş ile röportaj “hem şiddet hem de şiddetsizlik bizzat insan olmayla ilgilidir”
Kötülük ve şiddet insanlık tarihinde hep olagelmiştir; fakat bu yüzyıl, Arendt’in ifadesiyle söylersek, kötülüğün sıradanlaştığı bir yüzyıl. Şaşa kalmıyorsunuz, hayret etmiyorsunuz ve rutinin içine dâhil ediyorsunuz. Kötülük ve şiddet o kadar “normalleşti” ki savaşlardaki bombardımanlar, soykırımdaki kareler (tecavüz, insanı parçalama, kurşun yağmuruna tutma vb), cinayetler tıpkı bir ekranda ve bizim “güvenli alanımızın” dışında, uzağımızda ve bize hiç dokunmayacakmış gibi izliyoruz.
devletler düzeyinde siber zorlama faaliyeti
Siber zorlama, gerçekleştirildiği takdirde kesin başarı getirecek bir husus değildir. Burada önemli olan bunu yapanın kim olduğu ve buna maruz kalanın kim olduğudur, dolayısıyla burada zorlamanın istenen siyasi hedeflere ulaştığı koşulları tanımlamak ve bu koşulların siber uzayda ne şekilde karşılanacağını belirlemek önem arz etmektedir.
göç ve şiddet
Göçmenlere yönelik şiddet hareketlerinin çoğu sosyo-ekonomik argümanlar üzerinden gelişmektedir. Batı ülkelerinde kamu politikalarındaki başarısızlığın, işsizliğin, enflasyonun sebebinin göçmenlerle/mültecilerle/sığınmacılarla açıklanması eğiliminin giderek arttığı gözlenmektedir. Yine göçmenler kamu düzeninin bozulmasının, kültürün/ahlakın yozlaşmasının sorumlusu olarak gösterilmektedir. Tüm ülkelerde göçmenlerle ilgili geniş önyargılar ağı vardır. Göçmen karşıtı ırkçı şiddet bu önyargılardan beslenmektedir.
çin’in işkence kültürü ve doğu türkistan’daki zulmü üzerine
Çin tehdidi daha çok “Uygur” Türklerini ilgilendiren bir konu haline gelirken, diğer Türk devlet veya topluluklarının siyasi elitleri ile aydınlar sınıfının ekseriyeti kültürel sınırlar yerine politik sınırları tercih ederek “Türkistan’ın işgali sorunu” bütün Türklerin değil, sadece “Uygurların sorunu” durumuna meşruiyet kazandırma yolunu seçmiştir.
selefilik: şiddete çağrı
Sünniliği tasfiye ederek onun tahtına oturmayı başarmış olan Hanbeli-Vehhabi mezheplerine dayanan, ister devrimci olsun ister olmasın, Selefilik radikal ve cihatçı örgütler için ideolojik bir meşruiyet ve taban sağlamaktadır.
takdim yerine / habbeden kubbeye şiddet
Şiddet, en küçükten en büyüğe, hangi sosyal sistemi tahlil etmeye girişirseniz girişin, yüz yüze geleceğiniz temel unsurlar arasında yer alıyor. Bu cesamette bir varlık alanının parçası olabilmek ise, ancak farklı tipolojilere konu edinilebilecek bir iç çeşitliliğe sahip olabilmekle mümkün.